”03 Kasım 2002 seçimleriyle değişen Ülke’nin kaderi.” Ekonomist Yaşar AKKUŞ Yazdı.

''03 Kasım 2002 seçimleriyle değişen Ülke'nin kaderi.'' Ekonomist Yaşar AKKUŞ Yazdı.

Evet o tarihlerde Ülke koalisyondan bıkmış yorulmuştu. Yeni bir söylem yeni bir ekonomik model ortaya atacak söylemleri ile insanların ruhuna nakşedecek bir şeyler lazımdı. Arz talepten ziyade göze ve kulağa farklı gelecek e birazda hatiplik olsa fena olmazdı...

Öyle de oldu siyaset teki boşluğu AKP ile doldurdu bu millet. 

Cemaatler, vakıflar, dernekler, iş adamları, medya ve bunların yanında legal ve illegal oluşumlar... ile yol yüründü...

Ülke olarak zenginliklerimizden uzaklaşıyorduk fakat farkında değildik...

Şimdi tüm bunlarla hükümetin ne sucu var diyenler olacaktır elbette, geçmişte olan bütün olumsuzluklar da hükümetlerin sorumluluğu var ise kimse kusura bakmasın Son 20 yılda Geldiğimiz noktada da hükümetlerin gerek ahlaki gerek kültürel gerekse ekonomik sorunlarda mutlaka sorumluluğu vardır 

Peki nasıl düzeltebiliriz

Bu ülkede Bazı şeylerin düzelmesi için insanların konuşma özgürlüğü olması lazım insanların siyasal anlam da milliyetçilik siyasal anlamda din kisvesinden kurtulması lazım

Tüm cemaatlerden vakıflardan derneklerden ve sendikalardan medet ummak yerine bu ülkenin gerçek sahibi Türk milletinden medet ummak gerekir insanlara din duygusuyla kandırmak yerine zaafları kullanmak yerine ahlaklı ve dürüst bir şekilde ayağa kalkmayı İlke edinmeliyiz. Şimdi ülke olarak kaderciliği bırakmalıyız çünkü biz insanın kaderini kendi çabasına bağladık ayetini tekrar tekrar okumalı ve düşünmeliyiz Bizler belirli bir yaşa kadar acısıyla tatlısıyla yaşam sürdük geçmişte atalarımızın bıraktığı mirası isteyerek ya da istemeyerek heba ettik fakat Bizler de gelecek nesillere sağlıklı Sağlam bağımsız bir ülke bırakmalıyız.

Son 20 yılı vebalini günahını sevabını iyisini kötüsünü konuşmadan 1960-1970 1980'li yılları bugünkü şartlarla değerlendirmek Hangi akla hangi mantığa sığar bilemiyorum ki o yıllarda bile ülkemiz Gelişmekte olan ülkeler arasındayken Öz varlıkları yani sosyal devlet anlayışı içerisinde fabrikaları tekelleşmeyi önleyebilmek için her sektörün kıyısında köşesinde bulunabilen bir devlet biri mi vardı peki şimdi AKP'nin ilk yıllarında Kuveyt şimdi katar var ülkenin göçmen politikasından bahsetmiyorum bile Orası ayrı bir hüsran. Şimdi Biraz düşünmek lazım ekonomiyi bir şekilde bu millet küllerinden doğar yine verdiklerimizi geri alma ihtimalimiz ya da yenisini yapma ihtimalimiz uzun yıllar sürse de var fakat ekonomik kültürel ve sosyal bağımsızlığımızı kaybettiğiniz zaman yani her şeyi kaybettiğimiz telafisi zordur.

Bu yazımı da Mevlâna’nın bir sözüyle bitirmek istiyorum.

‘’Üzülme herkes ölür kimi toprağa gömülür, kimi yüreğe.” ya ölünce toprağa gömülüp gitmek ya da yüreklerde gönüllerde yaşamak.

Yaşar Akkuş