‘MEĞER PSİKOLOJİMİZ BOZUKMUŞ’ Gazeteci yazar Ömer Çataltepe yazdı.

'MEĞER PSİKOLOJİMİZ BOZUKMUŞ' Gazeteci yazar Ömer Çataltepe yazdı.

Aylardır bende bir tuhaflık var.

Emekli maaşım bankaya yatıyor, hemen harcama listemi hazırlıyorum.

Ödemeleri yapıyorum, aa bir de bakıyorum elde bir şey kalmamış!

Sonra oturup Diyanet İşleri yetkilileri (ve bilumum din alimlerinin) bize anlattığı gibi.

Peygamberimizin “Bir lokma bir hırka” yaşayıp haline şükrettiği yaşamı aklıma geliyor.

Ben de hemen halime şükrediyorum.

Bu şükür de yetmiyor, Avrupa ülkelerinde yaşayan insanların yaşadıkları sıkıntılar aklıma geliyor.

Yazık o insanlar boş market rafları karşısında aç biilaç ne acılar yaşıyor, düşündükçe şükrüm bir kat daha artıyor.

Ben o insanların acısı ile düşünceye dalmışken ezan sesiyle kendime geliyorum, o sırada karşı okulda dalgalanan bayrağımızı görüyorum.

İçimi bir huzur kaplıyor, evet maaşım yetmiyor, eti bayramda bile göremiyoruz, tavuk etini bile artık hayalimizde görsek de, dalgalan bayrağımız ve duyduğum ezan sesi tüm üzüntümü alıyor.

Tamam (biraz) sıkıntı yaşasak da sonuçta bekamız için katlanmalıydık.

Tüm bu olumsuzluklara karşın beka sorunumuzu önlemek için verdiğim katkı nedeniyle huzurla televizyonu açıyorum.

Haberlerde yine akaryakıta gece yarısı (bilmem kaçıncı kez) zam geleceği haberleri geçiyor.

Zam haberi sonrası bir röportajda vatandaşın biri çok kızgın bir şekilde gelen zamlara dayanacak gücünün kalmadığını haykırıyor. Tam bu hadsize “Ülkesinin beka sorunu varken böyle isyan eden hainler varken işimiz zor.” diye kızmaya hazırlanırken aynı vatandaş; “Olsun, bizden daha beter olan Avrupa ülkeleri var, ayrıca yılların birikimi  bu, dış güçlerin etkisi, yine bizi kurtarırsa Erdoğan kurtarır.” deyince kızgınlığım geçiyor.

Tekrar içim rahat ve bir kez daha halimize şükredip biraz hava alayım diye dışarıya çıkıyorum.

Yolum üzerinde petrol var, gözüm petrol tabelasına takılıyor, daha seçim öncesi 19 lira olan benzin, mazot 40 liraya dayanmış.

O sırada iki kişi sohbet ederek yürüyor, sohbet konusu dövizin geldiği nokta, nasıl oluyor da seçim öncesi 20 liralarda olan Dolar bugün 27 lira düzeyine yükseliyor? Ah dış güçler ah…

O sırada telefonum çalıyor, arayan eşim; akşama salata malzemesi almamı istiyor.

Markete giriyorum, direkt olarak salata malzemelerinin reyonuna gidiyorum, et, tavuk ve balık reyonlarının yanına bile yaklaşmaya hatta görmeye bile cesaretim yok.

Yaz bitmek üzer, meyve sebze reyonu bile ateş pahası, domates 25 lira, biber o aralarda, önceki senelerde 2 3 liralara kadar düşen salatalık bugün 15 20 liralarda. Patates ve soğanı hiç yazmaya gerek yok.

Biraz salata malzemesi aldıktan sonra, kredi kartındaki limiti yeterince azaltmış olmanın verdiği hafiflikle marketten çıkıyorum. Elbette halime sonsuz şükrettikten sonra ilk emekli olduğumda elime geçen ikramiye ile aldığım ev aklıma geliyor bir kez daha şükrediyorum, şimdi olsa, o ikramiye ile aynı evin tuvaletini bile alamazdım. Hatta ev almayı geç, kiralık bir ev bile hayal olurdu.

Yavaş yavaş eve giderken bir arkadaşla karşılaştım, merhabadan sonra bana;

-Ne bu dalgınlık pek düşünceli gördüm seni? Senin de mi psikolojin bozuk, diyor.

-Yok, ülkenin hali biraz canımı sıkıyor.

-Yanılıyorsun, ülkemizin halinde bir şey yok, tüm bu hayat pahalılığı falan psikolojikmiş. Reis az önce açıkladı.

Daha bu sözleri duyar duymaz içim bir ferahladı anlatamam. Demek ki tüm bu yaşadıklarımız ondanmış, ben de amma art niyetliyim, kendi psikolojimden haberim yok, hayat pahalı diye boşu boşuna dövünüyorum.

Siz de hiç tasa etmeyin, Allah reisimizi başımızdan eksik etmesin. Daha yeni iktidara geldi, kısa zamanda tüm bu sorunlardan bizi çekip çıkarır.

Hoşça kalın.