Avrupa futbolunun en ağır taşlarından biri olan Real Madrid, yıllardır “yıldızlar kulübü” kimliğiyle anılsa da artık farklı bir vizyon ortaya koyuyor. Florentino Pérez’in vizyonu, Xabi Alonso’nun dokunuşu ve Valdebebas akademisinin derinliğiyle birlikte takım, geleceğe gençlerle köprü kuruyor. Dün gece Atletico Madrid karşısında alınan yenilgi bu tabloyu taraftara sorgulatsa da sahada beliren ışık artık yalnızca bir galibiyetin ötesinde, geleceğin işaretlerini taşıyor.
Alonso’nun göreve gelmesiyle birlikte Real Madrid, yalnızca rakip sahadaki presini değil, aynı zamanda gençlere verdiği değeri de yükseltti. Fran Garcia’nın sürekliliği, Nico Paz’ın taktik esnekliği, Endrick’in hamle gücü ve savunmada gençlerin artan sorumlulukları, kulübün klasik çizgisinden ziyade sabırla işlenen bir yol haritası olduğunun göstergesi. Avrupa basını da bu dönüşümü modern Real Madrid manifestosu olarak tanımlıyor. İstatistikler de gençlerin son üç haftada toplam 432 dakika sahada kalmasıyla bu değişimi destekliyor.
Tabii bu hikâyenin merkezinde ise milli futbolcumuz Arda Güler var. Kendisi Real Madrid’e geldiğinde sakatlıkların ve adaptasyon sorunlarının gölgesindeydi. Kimi zaman tribünde, kimi zaman kenarda bekledi; gençler arasında en gerideydi belki de. Ancak Alonso’nun güveni, Arda’nın da azmiyle birleşince tablo değişti. Atletico derbisinde alınan mağlubiyete rağmen Arda’nın 1 gol 1 asistlik performansı, yalnızca bir istatistik değil; “artık buradayım” diyen bir haykırıştı. Bu çıkış, Türk futbolu için de ayrı bir gurur vesikası niteliği taşıyor.
Bugün Real Madrid’in genç havuzu, yalnızca sahaya çıkan bir kadro değil, geleceğe dair bir umut zinciri. Kaybedilen derbide bile hissedilen şey buydu: Bu takım yalnızca bugünü değil, yarını da oynuyor. Elbette o yarının en parlak yıldızlarından biri de artık Arda Güler.
Hamza TAŞ’ın Notu: Yeniden Doğuşun İzinde…
Arda Güler Real Madrid’e ilk adımını attığında, takımın diğer gençlerinin gerisinde, beden olarak yorgun, ruh olarak kırılgandı. Zaman zaman “bu seviyeye hazır mı?” soruları dahi dillendirildi. Fakat sabır ve sebat, çoğu zaman yetenekten daha değerli bir sermayedir. Arda bugün yalnızca futboluyla değil, ruhuyla da gelişti. Atletico maçında alınan yenilgiye rağmen onun attığı gol ve yaptığı asist, bir çocuğun delikanlıya dönüşümünün en sahici işaretiydi.
Ama mesele sadece Arda değil. Real Madrid’in bu gençleşme hamlesi, futbolun aslında hâlâ bir sistem işi olduğunu gösteriyor. Büyük paraların, dev transferlerin gölgesinde bile sahada belirleyici olan inanç ve adanmışlıktır. 2002’de Şenol Güneş’in, 2008’de Fatih Terim’in Türk futboluna kattığı ruh gibi; bugün Xabi Alonso da Real Madrid gençlerine aynı mirası bırakıyor.
Bu düşünceden hareketle Arda’nın hikâyesi, aslında Real Madrid’in de hikâyesidir: Düşmek, beklemek, çalışmak ve sonunda parlamak…
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ
GÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
14 saat önceGÜNDEM
14 saat önceGÜNDEM
15 saat önceGÜNDEM
2 gün önceDOĞA HABERLERİ
2 gün önce