Beynin sessiz dehlizlerinde yankılanan iç konuşmalar, bugüne dek yalnızca sahibine ait bir sır olarak kalmıştı. Ancak insanlığın zihne dair bitmeyen merakı ve teknolojinin kudreti, artık bu gizliliği çözümlemeye bir adım daha yaklaştırıyor. Geliştirilen yeni beyin çipi, yalnızca sinirsel titreşimleri okumakla kalmıyor; aynı zamanda bunları anlamlı kelimelere dönüştürerek “düşünce ile söz” arasındaki kadim sınırı zorlamaya başlıyor.
İnsanın zihninde yankılanan fakat diline dökülemeyen sözlerin, bir gün makinelere aktarılabilmesi hayali, artık masal olmaktan çıkıyor. Yeni geliştirilen beyin-implant teknolojisi, kişinin içsel monoloğunu büyük oranda çözebilecek bir noktaya vardı. Henüz kusursuz değil; kimi zaman anlam kaymaları, kimi zaman da belirsiz kelime yansımaları mevcut. Ancak ortaya çıkan bu tablo, insan düşüncesinin sınırlarını yazıya dökmenin ilk gerçek adımı olarak görülüyor. Zira bilim insanlarının aktardığına göre, bu sistem yalnızca nörobilim için değil; konuşma yetisini kaybetmiş bireylerin yeniden ifade bulabilmesi için de bir kapı aralıyor. Yani sessiz kalan söz, günün birinde yeniden yankısını bulabilir.
Araştırmacılar tarafından ALS (motor nöron hastalığı) ya da beyin sapı felci sonucu konuşamayan dört katılımcının motor korteksine yerleştirilen mikroelektrot dizileri, düşünülerek söylenen kelimelerin beyindeki izlerini kaydetti ve yapay zekâla analiz ederek %74 başarı oranıyla iç konuşmayı çözdü.
Bu teknoloji, geleneksel yöntemlerden farklı olarak konuşma kaslarını kullanmaya gerek duymadan, yalnızca düşünceye erişerek iletişimi mümkün kıldı. Böylece kelimeler zihinde telaffuz edilmeden dışarıya aktarılabiliyor.
Gizliliğin korunması noktasında ise sessiz sözlerin istemsiz şekilde sızmasını engellemek amacıyla, kullanıcı düşünsel bir “şifre” ile sistemi aktive ediyor. Bu yöntemle sistem yalnızca kullanıcı izin verdiğinde aktif hâle geliyor. Nature’da yer alan bir makaleye göre, kullanıcının hem güvenliğini hem hızlı iletişimini sağlamak için bu yöntemin etkinliğinin %98 oranında doğrulandığı belirtiliyor.
Bu gelişmelerin neden bu kadar önem arz ettiği kısmına gelecek olursak, geçtiğimiz ay Medical Journal of Peking Union Medical College Hospital’da yayımlanan bir incelemeye göre, bu tür BCI cihazları felç, Parkinson ve bölgesel nörolojik hastalıkların iletişim engellerini aşmada hızla klinik bir gerçekliğe dönüşüyor. Düşünceden dile geçiş 78 kelime/dakika hıza kadar yükselmiş durumda. Fakat Cambridge, Yale ve diğer önde gelen etik disiplin uzmanları, zihinsel mahremiyet üzerine yasayla korunması gereken ilk haklardan biri olarak önemli uyarılarda bulunuyor.
Hamza TAŞ’ın Notu: Zihnin Sır Duvarına Düşen Ruhun Yankıları…
Bazen bir söz yerine sessizliğin en derin sesi yeter. Bu teknoloji bir engelle yüzleşenin umuduna, bir sessizliğe ses verebilir. Ama düşünsenize… Kalbiniz ne zaman kendiliğinden konuşursa, orada bir kırılma anı baş gösterir. Bu teknoloji, yalnız oraya ulaşmayı sağlıyor. İnsan olmanın özü, o kırılmayı hissetmek değil midir? Bizi biz yapan olgu ise hâlâ orada; teknoloji yalnızca yolu aydınlatıyor.
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ
TEKNOLOJİ
1 saat önceSPOR
23 saat önceTEKNOLOJİ
2 gün önceSPOR
3 gün önceTEKNOLOJİ
4 gün önceSPOR
5 gün önceGÜNDEM
6 gün önce