On yıl önce insansı robotlar, yalnızca birkaç laboratuvarda yürüyen, düşen, yeniden kalkmaya çalışan deneklerdi. Bugünse aynı metal bedenler; atletizm pistlerinde koşuyor, fabrikalarda vardiyaya giriyor, evlerde çamaşır katlıyor. Bu dönüşümün arkasında, yalnızca mühendislik değil, düşünebilen yapay zekâ var. Görmeyi, dili, hareketi ve hatta hisleri aynı potada eritip anlamlandıran bu sistemler, artık robotlara yalnızca görev değil, sezgi de kazandırıyor.
Google’ın, DeepMind’ın ve ticari robotik firmaların son çalışmaları, bugünün robotlarının artık yalnızca belirli hareketleri tekrarlayan mekanik kollar olmadığını gösteriyor. Yeni nesil modeller çevreden aldığı görüntü ve sesi analiz edip buna göre plan yapabiliyor; örneğin Helix adlı vizyon-dil-hareket yaklaşımları, robotların daha önce hiç görmediği nesneleri alıp taşımasını sağlıyor. Bu tür ilerlemeler, robotların depolarda paket ayıklamadan fabrikalarda vardiya işlerine, ev işlerine kadar geniş görevleri üstlenebileceğine işaret ediyor.
Birkaç somut gelişme tablonun boyutunu gösteriyor: Unitree gibi Çinli firmalar insansı robotları makul fiyatlarla pazara sunuyor; R1 modeli 6.000 dolar civarı başlangıç fiyatıyla dikkat çekiyor. Bu tür fiyat düşüşleri, robotik erişimini genişletiyor ve ölçek ekonomileriyle hızlanacak bir döngü başlatıyor. Aynı zamanda ABD’deki şirketler Helix benzeri beyin ve görsel motorlar geliştirerek robotlara karmaşık manipülasyon yetileri kazandırıyor; bu alanda ABD tasarımı modellerin beyin yazılımlarında önde olduğu görülüyor.
Beijing’de düzenlenen ilk Dünya Humanoid Robot Oyunları, 16’dan fazla ülkeden takımların katıldığı, robotların futbol, atletizm ve dövüş sanatları gibi branşlarda mücadele ettiği bir gösteri olarak karşımıza çıkmış, gösterilerde bazı başarısızlıklar, düşmeler ve komik anlar da sürece damga vurmuştu. Fakat açılış törenindeki hip-hop performansları, akrobasi ve kung fu benzeri hareketler, robotik kinetiğin geldiği noktayı gözler önüne serdi. Bu etkinlik, teknolojiyi eğlence ve yarışma formatında sunarken aynı zamanda ülkelerin robotik kapasite yarışını da görünür kıldı.
Sosyoekonomik sonuçlar ise kaçınılmaz ve karmaşık. Otomasyonun iş kaybı riskleri artık kaçınılmaz bir gerçek. Depolama, lojistik, tekrarlı imalat işleri gibi alanlarda insan emeğinin yerini robotların alması durumu artık hayal değil.
Sonuç olarak insansı robotların yetenekleri ve fiyatları aynı anda yükselip düşerken, insanlığın tartışması değişiyor. Artık konuşmamız gereken yalnızca “yapay zekâ nerede kullanılmalı?” değil “insanların yaşamı, emeği ve anlam arayışı bu yeni ekosistemde nasıl yeniden organize edilecek?” olmalı.
Hamza TAŞ’ın Notu: Demirden Bir Geleceğe Doğru…
On yıl önce robotların bugün yaptığı hareketleri hayal etmek zordu; bugün ise o hayal, fabrikalarda, depolarda, sahalarda ete kemiğe bürünüyor. Bu hız bizi heyecanlandırıyor ama aynı zamanda bizi sorgulatmalı. Robot üretimi ile insan emeğinin yer değiştirmesi artık bir teknoloji meselesi olmaktan çıktı; sosyal adalet, hakikat ve gelecek tahayyülü meselesine dönüştü.
İyi niyetle kullanılınca robotlar insanın en tehlikeli işlerini bile devralır, yaratıcılığa ve insani ilişkilere daha fazla zaman açar. Kötü kurgulandığında ise anlam boşluğunu, işsizlik kıskacını ve eşitsizlikleri derinleştirir. Bizim görevimiz teknolojiyi kendimizden üstün koymamak, aksine onu insan onuru ve toplumsal refah için bir araç olarak üretmek ve kullanmak olmalı.
Teknoloji ne kadar akıllı olursa olsun, insanın meselesini çözemezse bir köleden farkı kalmaz. Yarın bir robot evin işini yapsa da sabah kahvesini beraber içecek bir dost, bir muhabbet ve anlam verecek olan yine insandır.
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ
GÜNDEM
4 saat önceGÜNDEM
5 saat önceGÜNDEM
14 saat önceGÜNDEM
14 saat önceGÜNDEM
15 saat önceGÜNDEM
2 gün önceDOĞA HABERLERİ
2 gün önce