Av. Ahmet TAMER

Av. Ahmet TAMER

30 Haziran 2022 Perşembe

”MİLLETİN EFENDİSİ” Av. Ahmet Tamer yazdı.

”MİLLETİN EFENDİSİ” Av. Ahmet Tamer yazdı.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Cumhuriyetin kuruluşunda ‘Köylü milletin efendisi’ idi. Aradan bir asıra yakın zaman geçti; bugün gerçekten de köylü halen milletin efendisi ama iktidar kanadından bakınca hiç de öyle görünmüyor. Tek geçim kaynağı hayvancılık ve çiftçilik olan köylülerimize baktığımızda, ilaç, gübre, tohum, mazot, yem, tarım alet ve ekipmanları ve sulamada kullanılan elektrik ve diğer girdi maliyetlerinin ateş pahası olduğu nazara alınınca köylünün de diğer yurttaşlar gibi ne kadar da zor durumda olduğu ortada.

Gıda krizinin kapıda olduğu bu günlerde, dünyanın bütün ülkelerinde tarıma stratejik ayrı bir önem verilir iken iktidarın tarıma yaptığı ihanet ise içler acısı. Daha düne kadar sadece çiftçinin sorunu gibi algılanan bu durum uzun yıllardır başıboş bırakılmışlığın yarattığı sorunlarlar ve son dönemlerde hızla artan gıda fiyatları ve enflasyon sonucunda gıdaya erişimin zorlaşması nedeniyle herkesin evindeki ilk sorun olmuş durumda.

 Son olarak şekere yapılan %67 oranına zam ve son bir yılda fiyatı 6 - 7 kat artan şeker her evin sorunu değil mi?
Bu sorunu döviz kurunun artmasına  ya da dünyadaki gıda ve enflasyon krizine bağlayarak kenara çekilmeye çalışan iktidar o kadar da masum mu?

-2001 yılında çıkarılan yasa ile şeker üreticilerine sınırlı üretim kotasını kim getirdi?

  • Onca şeker fabrikasını kim özelleştirdi?
  • Şeker ithalatı hangi iktidar döneminde 70 kattan fazla artı?
    -Ekilen ve dikilen arazi miktarı kimin döneminde %15 azaldı?
    -Ülkede ekilmeyen araziler varken hangi hükümet Sudan’dan, Nijerya’dan tarım arazisi kiraladı? Hangi iktidar, yabancı ülkelerde pamuk ekmeyi hedefleyip ucuz pamuk üreterek ülkesine sokmayı ve kendi çiftçisine rakip olmayı hayal etti?
    -Tarım Bağ-Kur’lusu çiftçi sayısı hangi iktidar döneminde yarı yarıya azaldı?
    -Bu dünyada hangi ülkede hangi iktidar kendi çıkardığı kanuna önce kendisi uymadı? Milli gelirin en az %1’i tarıma harcanmak üzere ayrılacak deyip bir kez bile bu kanuna uymayan eyyyyy muktedirler, hesaplayanlar hesaplamış çiftçiye 200 milyardan fazla borcunuz varrrr!!! Eski para ile 200 katrilyon… Emin olun daha niceleri var yaz yaz bitmez ama bunların iş bilmezlikleri biter mi????
    Aklı evvel bir Akparti’li vekil de çıkmış tarım yönetiminin özel sektöre devredilmesi gerektiğini söyleyerek “Artık tarımda da özel sektörü devreye sokacağız. Öyle teorik konuşmalarla kooperatiflerle olmaz bu” ifadelerini kullanmış. Sanki ülkeyi 20 yıldır bunlar yönetmiyor dostlar bu nasıl bir iş bilmezlik. Madem tarımı, özel sektörün kurtaracağına inanıyorsun neredeydi aklın 20 yıldır mübarekkkk.. Bunun adı en amiyane tabiri ile iş bilmezliktir, beceriksizliktir, yönetememektir. YÖNETEMİYORSUNUZ… Biter mi bunlarda hikaye, Konya’da kepek yokluğundan şikayet eden bir çiftçiye seneye çok kepek ekme talimatı veren Tarım Bakanımızın yerine yeni gelen bakanda ekilmeyen arazilerin kullanım hakkını çiftçinin elinden alıp başka kimselere kiralamayı düşündüklerini zikretmiş. Bir çiftçiyi birbirine düşürmediğiniz kalmıştı!!! Yahu çiftçi perişan, çiftçi bitmiş, çiftçi kan ağlıyor, iki traktör lastiği olmuş 10.000TL, bir depo mazot olmuş 3000TL, bir dönüm çift sürme bedeli olmuş 200- 300TL… Sen çiftçinin arazisini kamu gücüyle elinden alıp kiralayacağına bu çiftçiyi tekrar tarıma nasıl kazandırırım diye bir kafa yorsana.
    -Mesala kur korumalı mevduat sisteminde zengin ettiğiniz para babalarını, garantili geçiş ücretleriyle ihya ettiğiniz müteahhitleri düşündüğünüz kadar çiftçiyi de bir düşünebiliyor musun?
    -Mesela eyyyy çiftçim sen yeterki ek, zarar edersen zararını ben karşılayacağım ortalama mahsül garantili devlet desteğiyle üretim yap diyebiliyor musun???
    -Mesela karşılıksız destekleri artırabiliyor musun???
    -Mesela 2006 yılından beri tarıma ayırmak zorunda olduğun ancak ayırmadığın toplamda eski para ile iki yüz katrilyondan fazlasını tarıma ayırabiliyor musun???

Öz cümle ve nihayet; Güzel ve güneşli günlerin pekde uzak olmadığı düşüncesi ile Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nden gelsin;

Hak, şerleri hayr eyler,

Zannetmeki gayr eyler,

Ârif ânı seyr eyler,

Mevlâ görelim neyler,

Neylerse, güzel eyler…

Devamını Oku

Av. Ahmet TAMER yazdı. ”İYİ’liğe dair.”

Av. Ahmet TAMER yazdı. ”İYİ’liğe dair.”
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İYİLİĞE DAİR…

Hammaddesi kötü olan bir ürünün iyi olması mümkün müdür? 

Kalitesiz hammaddeden en maharetli usta bir eser dahi ortaya koysa, görselliği ustanın maharetine binaen olsa da, mukavemeti az olur, en ufak bir darbede paramparça olur…

Hammaddesi kaliteli, ustası yeteneksiz bir eser, görsel güzellik taşımasada, sanattan mahrum olduğu için kaba saba görünür ama dayanıklı olur. En sert darbelere dayanır ama alıcısı da bulunmaz…

Hammaddesi kaliteli, ustası da maharetli bir eser ise ben buradayım diye diye gösterir adeta kendini.. Talibi de alıcısı da çok olur..

Peki yaşamın ham maddesi de insanoğlu değil midir??

Söylemleri ile eylemleri bir olan yani doğru düşünüp, doğru konuşup, doğru iş yapan ve içi dışı sevgi dolu olan, bu minvalde yaşam süren insan da iyi insan değil midir?  İyi insanlar, yaşamın en büyük ustaları olan evde anne ve babaların,  okullarda ise öğretmenlerin elleriyle yoğrulmaz mı? Aileden başlayan eğitim, okul hayatıyla süre gider ve ömrümüzün sonuna kadar hayat okulundan hep bir şeyler öğrenmeye devam ederiz. Hem aileden hem okuldan hem de hayattan ne öğrenirsek öğrenelim hayatın her alanında empati yapabilen insan gerçekten insanlık adına iyi bir şeyler adına ilk adımı atmış olmaz mı?

Semavi dinlerin kitaplarındaki ilk emirler ise şöyle değil mi?

– Hristiyanlık, İncil; SEV

-Yahudilik, Tevrat; YAŞAT

-İslamiyet,  Kur’an-ı Kerim; OKU

Sevginin evrensel, insan yaşamının kutsal, bilimin en önde olduğu bir dünyada yaşaması zor mu???

Budizm’in bile en temel beş ilkesi ne biliyor musunuz?

-Can almaktan kaçınmak.

-Hırsızlık yapmamak.

-Cinsel suistimalden kaçınmak.

-Yalan söylemekten kaçınmak.

-Sarhoş edici maddelerden uzak durmak.

Dünyayı düzeltmek belki elimizde olmayabilir ama “Herkes kapısının önünü temizlerse, tüm mahalle temiz olur” diyerek büyütülen  nesiller değil miyiz bizler?? Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez diyen Tolstoy’a inat, haydi dostlar bir şeyleri düzeltmeye önce kendimizden başlayalım…

Mübarek Ramazan ayı ile birlikte herkesi sevelim, her canlıyı yaşatalım, her düşünceyi okuyalım… 

Haydi hep beraber İYİ nesiller yetiştirmeye..

Haydi hep beraber İYİ şeyler yapmaya..

Haydi hep beraber İYİ olmaya…

Öz cümle ve nihayet; Hz. Mevlana’nın evrensel nitelikteki öğütlerinden gelsin;

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.

Hoşgörülükte deniz gibi ol.

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.

Devamını Oku