30 Haziran 2022 Perşembe
''TOPLUMA SAYGILI OLMAK'' Abdurrahman Berkcan yazdı.
''MİLLETİN EFENDİSİ'' Av. Ahmet Tamer yazdı.
''Çiftçinin hali'' Veteriner Hekim Ali Köker yazdı.
''Gençler mutsuz!'' Ayşe BOYACI Yazdı.
''KUL HAKKI MI ? DEDİNİZ...'' Ayşe Yavuz Yazdı.
''Kripto Para Borsası Neden Çöküyor, Kripto Para Neden Düştü, Kripto Borsası Bilinmeyenler''
Cumhuriyetin kuruluşunda ‘Köylü milletin efendisi’ idi. Aradan bir asıra yakın zaman geçti; bugün gerçekten de köylü halen milletin efendisi ama iktidar kanadından bakınca hiç de öyle görünmüyor. Tek geçim kaynağı hayvancılık ve çiftçilik olan köylülerimize baktığımızda, ilaç, gübre, tohum, mazot, yem, tarım alet ve ekipmanları ve sulamada kullanılan elektrik ve diğer girdi maliyetlerinin ateş pahası olduğu nazara alınınca köylünün de diğer yurttaşlar gibi ne kadar da zor durumda olduğu ortada.
Gıda krizinin kapıda olduğu bu günlerde, dünyanın bütün ülkelerinde tarıma stratejik ayrı bir önem verilir iken iktidarın tarıma yaptığı ihanet ise içler acısı. Daha düne kadar sadece çiftçinin sorunu gibi algılanan bu durum uzun yıllardır başıboş bırakılmışlığın yarattığı sorunlarlar ve son dönemlerde hızla artan gıda fiyatları ve enflasyon sonucunda gıdaya erişimin zorlaşması nedeniyle herkesin evindeki ilk sorun olmuş durumda.
Son olarak şekere yapılan %67 oranına zam ve son bir yılda fiyatı 6 - 7 kat artan şeker her evin sorunu değil mi?
Bu sorunu döviz kurunun artmasına ya da dünyadaki gıda ve enflasyon krizine bağlayarak kenara çekilmeye çalışan iktidar o kadar da masum mu?
-2001 yılında çıkarılan yasa ile şeker üreticilerine sınırlı üretim kotasını kim getirdi?
Öz cümle ve nihayet; Güzel ve güneşli günlerin pekde uzak olmadığı düşüncesi ile Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri’nden gelsin;
Hak, şerleri hayr eyler,
Zannetmeki gayr eyler,
Ârif ânı seyr eyler,
Mevlâ görelim neyler,
Neylerse, güzel eyler…
İYİLİĞE DAİR…
Hammaddesi kötü olan bir ürünün iyi olması mümkün müdür?
Kalitesiz hammaddeden en maharetli usta bir eser dahi ortaya koysa, görselliği ustanın maharetine binaen olsa da, mukavemeti az olur, en ufak bir darbede paramparça olur…
Hammaddesi kaliteli, ustası yeteneksiz bir eser, görsel güzellik taşımasada, sanattan mahrum olduğu için kaba saba görünür ama dayanıklı olur. En sert darbelere dayanır ama alıcısı da bulunmaz…
Hammaddesi kaliteli, ustası da maharetli bir eser ise ben buradayım diye diye gösterir adeta kendini.. Talibi de alıcısı da çok olur..
Peki yaşamın ham maddesi de insanoğlu değil midir??
Söylemleri ile eylemleri bir olan yani doğru düşünüp, doğru konuşup, doğru iş yapan ve içi dışı sevgi dolu olan, bu minvalde yaşam süren insan da iyi insan değil midir? İyi insanlar, yaşamın en büyük ustaları olan evde anne ve babaların, okullarda ise öğretmenlerin elleriyle yoğrulmaz mı? Aileden başlayan eğitim, okul hayatıyla süre gider ve ömrümüzün sonuna kadar hayat okulundan hep bir şeyler öğrenmeye devam ederiz. Hem aileden hem okuldan hem de hayattan ne öğrenirsek öğrenelim hayatın her alanında empati yapabilen insan gerçekten insanlık adına iyi bir şeyler adına ilk adımı atmış olmaz mı?
Semavi dinlerin kitaplarındaki ilk emirler ise şöyle değil mi?
– Hristiyanlık, İncil; SEV
-Yahudilik, Tevrat; YAŞAT
-İslamiyet, Kur’an-ı Kerim; OKU
Sevginin evrensel, insan yaşamının kutsal, bilimin en önde olduğu bir dünyada yaşaması zor mu???
Budizm’in bile en temel beş ilkesi ne biliyor musunuz?
-Can almaktan kaçınmak.
-Hırsızlık yapmamak.
-Cinsel suistimalden kaçınmak.
-Yalan söylemekten kaçınmak.
-Sarhoş edici maddelerden uzak durmak.
Dünyayı düzeltmek belki elimizde olmayabilir ama “Herkes kapısının önünü temizlerse, tüm mahalle temiz olur” diyerek büyütülen nesiller değil miyiz bizler?? Herkes dünyayı değiştirmeyi düşünür ama kimse kendini değiştirmeyi düşünmez diyen Tolstoy’a inat, haydi dostlar bir şeyleri düzeltmeye önce kendimizden başlayalım…
Mübarek Ramazan ayı ile birlikte herkesi sevelim, her canlıyı yaşatalım, her düşünceyi okuyalım…
Haydi hep beraber İYİ nesiller yetiştirmeye..
Haydi hep beraber İYİ şeyler yapmaya..
Haydi hep beraber İYİ olmaya…
Öz cümle ve nihayet; Hz. Mevlana’nın evrensel nitelikteki öğütlerinden gelsin;
Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol.
Şefkat ve merhamette güneş gibi ol.
Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol.
Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol.
Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol.
Hoşgörülükte deniz gibi ol.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol.