20 Nisan 2022 Çarşamba
''TOPLUMA SAYGILI OLMAK'' Abdurrahman Berkcan yazdı.
''MİLLETİN EFENDİSİ'' Av. Ahmet Tamer yazdı.
''Çiftçinin hali'' Veteriner Hekim Ali Köker yazdı.
''Gençler mutsuz!'' Ayşe BOYACI Yazdı.
''KUL HAKKI MI ? DEDİNİZ...'' Ayşe Yavuz Yazdı.
''Kripto Para Borsası Neden Çöküyor, Kripto Para Neden Düştü, Kripto Borsası Bilinmeyenler''
Bugün haberleri seyrettiğimde ; ne savaş haberi nede başka bir habere kafa yormadım.
Birinci dikkatimi çeken haber; Cumhurbaşkanının şifa dağıtan her gece yediği,
”malum manda yoğurdu, kestane balı, Medine hurması, yulaf “ne güzel anlatıyordu, canımız çekmedi değil olsa da yeseydik milletçe dedim.
Elbette çöpten ekmek toplayan, pazardan meyve toplayan halk.
Bunlara layık olabilir miydi?
Hayır…
Kula yakışmazdı.
1000 odalı sarayda yaşayan, her sözü eksiksiz yerine getirilen, her gün yüzlerce insan misafir eden gönlü büyük Cumhurbaşkanımıza layıktı…
O yeter ki şifa bulsun değil mi?
Biz garip bir kul, Ne haddimize…
İkinci haber sosyal yardıma başvurular 2,5 ayda 1 milyondan fazla kişinin başvuru yaptığı bu başvuruların artık kolaylık olsun diye ”e devletten” yapılacağı ile ilgiliydi.
O an beynimdeki düşünceler savaşını anlatamam. Ne Ukrayna, ne ABD ne de mazlum milletler.
Tek düşündüğüm Türk Milletinin içinde bulunduğu durumdu.
Saraylar yapabilen bir devletin halkı Sosyal yardımda artışa geçmişti.
“Sosyal yardım” bir zamanlar; kimsesiz olan, yaşlı bakıma muhtaç gerçek ihtiyaç sahibi insanlarımız başvurduğu bir kurumdu.
Çok zorunlu olmasa kimse başvurmazdı. Kimse devletine yük olmak istemezdi. Türk Milletinin yardımseverliği de ihtiyaç sahiplerine her an el uzatırdı.
Zaman elbet de değişti. Nüfus arttı.
Şehirlerde insan sayısı çoğalırken; üreten köylü yok edildi. Manda yoğurdunu, kestane balını, yulafını kendi üreten halk yerine ;şehirlerde asgari ücretle çalışan köylerini terk eden insanlar, insanlarla büyüyen yarısı varoş yaşama terkedilen şehirler.
Değişim devam ediyordu ve biz “Sosyal devlet “söylemlerini öğrendik. Önemli bir söylem. Gelişmiş ülkeler Sosyal Devletin tüm gereğini yapıyorlardı. Her insan doğduğundan itibaren devletin güvencesi ile tanışıyordu. İşçilerin haklarını koruyor sendikaları destekliyorlardı. Sağlık güvenceleri vardı. Eğitim eşitliği vardı.
Sosyal devlet olmak bu kadar önem arz ediyordu. Bu sistem güzeldi.
Çalışamayan, kimsesiz olup ihtiyaç sahibi insanlarımıza devletin sahip çıkması sosyal devlet olmanın en önemli kuralı olmalıydı. Ve bu ülkemizde de hayata geçmeliydi.
Sosyal devletlerde Arz’ı sağlamak yani insanların maddi ve manevi hayatını idame ettirmeleri için politika üretmek, sorunları çözmek seçilmişlerin birinci görevidir. Sosyal devlette hesap verme vardır. Devletin, milletten topladığı vergileri nereye harcadıklarının hesabını bağımsız yargıya verirler. Her harcadıklarının ailesi dahil gözetim altındadır. Sosyal devletlerde “Metroya yanlışlıkla devletin parası ile binen insanların hesap verdiğini gördük duyduk.”
Biz de neden böyle olmuyor?
Siz cevaplayın…
Sözü fazla dağıtmadan haberlere dönelim.
Biryanda devletin Başı Cumhurbaşkanı şifa menüsü anlatıyor.
Bir diğer haber halkın dilinden söylemleyim fakirleşmiş halk Sosyal yardıma müracaat ediyor.
Ve bunu lutuf gösteriyorlar.
Düşünün artık Allah aşkına yazlık, kışlık saraylar yapabilen, millet bahçelerine milyon dolarlar harcayan bir devletin insanı niçin Sosyal yardıma muhtaç olur.
Nasıl beynim savaş vermesin bu duruma…
Benim ülkemde ; eli ayağı tutan, yaşı uygun olup çalışmak isteyen insanlarımızın devletin yanlış politikaları yüzünden muhtaç duruma gelmesi Sosyal yardımdan faydalanmak için başvurması utanç veren bir durum olmalıdır. En azından ben bunun böyle olduğunu düşünüyorum.
Kaynakların doğru kullanılmaması, üretime dayalı ekonomiden vazgeçilmesi, tarımın yok edilmesi, köylerden insanlarımızın göçe zorunlu bırakılması Allah’ın bize bir cezası değildir.
Aksine; Allah’ın emrettiği “aklını kullan” emrini yerine getirmediğimizden ;görevlerini layığı ile yerine getirmeyen insanları devlet yönetiminde ısrarla kalmasını sağladığımızdan bu durumdayız.
Çalışmak isteyip de iş bulamayan üniversite mezunları gençlerimiz, işlerini kaybeden insanlarımız, çoğalırken sosyal adaletsizliğin hızla çoğaldığın eğitimde, sağlıkta parası olanın hükmünün geçtiği dönemleri yaşıyoruz.
“Sosyal Devlet” ile “Sosyal yardım” arasındaki farkı bile bilmiyoruz.
Türk Milet’ine sesleniyorum.
Manda yoğurdu bulup, kestane balı karıştıran, 2, 3 tane Medine hurması ekleyen Zat’ı muhteremleri oylarınızla sizler seçiyorsunuz. Ya millet olarak Allah’ın bahşettiği en kutsal aklınızı kullanarak doğru tercihler yapacak rahat edeceksiniz. Yada haberlerdeki sosyal yardıma müracaat edenlerden biri olmaya her an aday olacaksınız.
Ben mi?
Hiç oy vermediğim insanların yönetiminde Düşüncelerimle savaşmaya devam edeceğim…
Ayşe YAVUZ
Konya İYİ Parti Toplumsal Politikalar Başkanı