19 Ağustos 2025 Salı
''TOPLUMA SAYGILI OLMAK'' Abdurrahman Berkcan yazdı.
''MİLLETİN EFENDİSİ'' Av. Ahmet Tamer yazdı.
''Çiftçinin hali'' Veteriner Hekim Ali Köker yazdı.
''Gençler mutsuz!'' Ayşe BOYACI Yazdı.
''KUL HAKKI MI ? DEDİNİZ...'' Ayşe Yavuz Yazdı.
''Kripto Para Borsası Neden Çöküyor, Kripto Para Neden Düştü, Kripto Borsası Bilinmeyenler''
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkan Vekili Mecnun Otyakmaz, uzun süredir tartışılan yabancı oyuncu kuralı hakkında net açıklamalarda bulundu. Kulüplerin yoğun talepleri ve kamuoyundaki baskılar sonrası, gelecek sezondan itibaren uygulanacak sistem için çerçevenin belirlendiğini ifade eden Otyakmaz, belirsizliği ortadan kaldırdı.
Otyakmaz, Türk futbolunun geleceği için dengeli bir karar aldıklarını söylerken, yabancı oyuncu sınırının mevcut haliyle korunacağını, ancak kulüplerin altyapıya daha fazla eğilmesi gerektiğini vurguladı. “Bizim esas gayemiz, yerli oyuncuların daha fazla sahada yer bulmasını sağlamak. Bu nedenle federasyon olarak, kulüplerin altyapı politikalarını destekleyecek yeni teşvikler üzerinde çalışıyoruz” dedi.
Öte yandan kulüpler cephesinden farklı görüşler gelmeye devam ediyor. Bazı takımlar, Avrupa’da rekabet için daha esnek bir yabancı kuralının şart olduğunu dile getirirken; bazıları da yerli oyuncuların önünün açılması gerektiğini savunuyor. Futbol kamuoyunda uzun yıllardır süregelen bu tartışmanın kısa vadede tamamen bitmeyeceği aşikâr.
Spor yorumcuları ise federasyonun aldığı kararın, kulüpleri altyapıdan oyuncu çıkarmaya zorlayacağını, fakat aynı zamanda rekabet gücünde sıkıntı yaratabileceğini dile getiriyor. Özellikle Avrupa kupalarında mücadele eden takımların yabancı sınırlamasıyla zorlanabileceği, lig içinde ise yerli futbolcuların değerinin artacağı öngörülüyor.
Süper Lig kulüpleri, A takım listesine maksimum 14 yabancı futbolcu yazabiliyor; ancak listeye 14 kişi yazılacaksa en az 2 tanesinin 01.01.2003 sonrası doğmuş olması şartı bulunuyor. Bazı kulüpler ise genç oyuncu kuralı esnetilerek forma sayısını artırmak istemekte. Otyakmaz, bu talebin “finansal fair-play’e zarar verdiğini, haksız rekabeti doğurduğunu ve lig başladıktan sonra kural değiştirme refleksiyle bağdaşmadığını” belirtti.
Özetle TFF, yabancı sayısını sabit tutarak kulüplerin kadro planlamasında belirsizliği engellemeyi hedefliyor. Otyakmaz’ın “kural tutarlılığı” vurgusu, literatürde adaletin temel ilkelerinden kopmadan verilen gayet açık ve yerinde bir mesaj niteliğinde. Devamlı değişen yabancı kuralları, yerli genç oyuncu gelişimini olumsuz etkileyebileceği gerçeğini düşünürsek, Otyakmaz’ın duruşu, geleceğe uzun soluklu yatırımın önünü açabilir.
Hamza TAŞ’ın Notu: Futbolun Geleceği Yerlinin Nefesinde Saklı…
Ne mutlu ki biz, hâlâ kendi evlatlarımızın topa vuruşunda bir milletin sesini duyabiliyoruz. Kuralları tartışırız, rakamlarla oynarız; ama hakikat şudur ki asıl mesele kendi çocuklarımızın “Türk” kimliğiyle sahada dimdik durabilmesidir. Yabancı kuralı belki günü kurtarır; fakat geleceği inşa edecek olan, Anadolu’nun toprak kokusuyla yetişmiş Türk futbolcularıdır. Eğer biz bu oyunu yalnızca sahada değil, ruhumuzda da diri tutmak istiyorsak, evvela kendi değerlerimize yaslanmalı, gençlerimize yol açmalıyız. Çünkü futbolun gerçek kudreti, dışarıdan gelenle değil; içimizden filizlenenle ölümsüzleşir.
Futbol, sadece sahadaki 90 dakikadan ibaret değil; bir milletin ruhunu, özünü ve istikbalini de yansıtır. Elbette yabancılar da oyuna renk katar, rekabeti büyütür; fakat asıl olan kendi evladının ışığını görebilmektir. Bu uğurda en ulvî hedefimiz, Anadolu’nun bağrından yetişen o pırıl pırıl çocukların bir gün tribünleri coşturması, Ay-Yıldız uğruna alnından ter akıtmasıdır. İşte o vakit futbol, yalnızca bir oyun değil, bir milli mefkûrenin de tezahürü olur.
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, 5G frekanslarına dair ihale sürecinin 2025’in ilk yarısında tamamlanacağını ve 2026’da ilk sinyalin verileceğini yineledi. Türkiye, 4,5G’den 5G’ye geçerek dijital dönüşümünün hızını artırmayı amaçlıyor.
Ağustos ayının son haftasında ihale yapılacağı, ardından Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom gibi operatörlerin 5G altyapısını 7–8 ay içinde tamamlamayı hedeflediği verilen detaylar arasında. Böylece Mayıs–Haziran 2026 gibi hizmet yaygınlaşabilir.
5G ihalesinde kullanılacak bantlar: 700 MHz (geniş kapsama), 3,5 GHz (yüksek hız, düşük gecikme) ve 26 GHz mmWave (çok yüksek hız) şeklinde sıralanıyor. Aynı zamanda “yerli ve milli” teknoloji kullanımına dair hedefler de netleştirilmiş durumda.
Öncesinde planlanan tarihten sapmalar yaşandığı ve orta vadeli programda 5G ihalesinin 2025’in son çeyreğine ertelendiği, bu durumun ise ekonomik anlamda 120 milyar TL’ye varan kayıplara neden olabileceği ifade edilmişti.
Türkiye, 1993’te internete ilk adımı attığından bu yana bilişim yolculuğunda sayısız kilometre taşı geçti. Şimdi 5G, sadece hızı artıran bir güncelleme değil; ziraatçı gözüyle bakarsak, “tohumun toprağa bırakılması” gibi. Fiber ve mobil altyapıyı birlikte büyütecek bu adım, yerel üretimin güç kazanması açısından da umut verici.
Hamza TAŞ’ın Notu: Zamanın İzinde Teknoloji…
Zamanın akışı içinde bazı gelişmeler vardır ki, yalnızca bir teknolojik sıçrama değil, aynı zamanda bir medeniyet hamlesi olarak karşımıza çıkar. Bu noktada Türkiye’nin 5G yolculuğuna adım atışı dijital çağın kapılarını biraz daha aralıyor. Düşünün; bir çağ kapanıyor, yerine yenisi doğuyor. Belki farkında değiliz ama bu dönüşüm, gündelik hayatımızın en küçük kıvrımlarına kadar işleyecek. Yalnızca dosyaların, verilerin değil; hayallerimizin de daha hızlı dolaşacağı bir çağa adım atıyoruz. Artık sadece daha hızlı internet değil; ticaretin, eğitimin, kültürün ve hatta gönüllerin daha kuvvetle birbirine bağlandığı bir ortamdan, yeni bir hikâyeden söz ediyoruz. Ne mutlu ki bizler de bu hikâyenin tanıklarıyız. Kim bilir, belki de bu yolculuk, nice hayalin vücut bulduğu, nice imkânsızın mümkün kılındığı yeni bir devrin başlangıcıdır.
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ
UEFA Avrupa Ligi play-off turunda Samsunspor’un rakibi Panathinaikos. İlk maçın 21 Ağustos’ta Atina Olimpiyat Stadı’nda, rövanşın ise 28 Ağustos’ta oynanması planlanıyor.
Kırmızı-beyazlıların yaz sonunda tanıttığı “Atatürk ve Karadeniz” temalı mavi forma; kulübün 19 Mayıs 1919’a, Karadeniz’in ufkuna ve “yol gösteren bir çift göz”e selamı niteliğinde. Tanıtımda Atatürk’ün kararlı bakışından ilham vurgusu yapılırken, formanın Hummel iş birliğiyle hazırlandığı gözlemlenmişti.
Yunan basınında hafta boyunca çıkan haberlerde, Panathinaikos yönetiminin Samsunspor’un bu formayı Atina’da giymesine itiraz etmeye hazırlandığı ve formayı “provokatif” gördüğü ileri sürüldü. Türkiye’de de birçok haber sitesine yansıyan iddialar, “UEFA’ya resmi başvuru planı” ifadeleriyle aktarıldı. Sürece ilişkin Beyaz TV’de yayınlanan Beyaz Futbol programına konuşan Samsunspor Başkanı Yüksel Yıldırım “Panathinaikos karşılaşmasına kırmızı-beyaz formayla çıkacağız. Ortamı germeye gerek yok. Ben barış ve kardeşlikten yana biriyim. Provokasyonlara izin vermeyeceğiz; gerginlik istemiyoruz. Yunanistan bizim dost ülkemizdir.” ifadelerini kullandı.
UEFA, ekipman/forma konularında “siyasi, ideolojik, dinî veya tahrik edici mesajlara” izin vermeyen düzenlemelere sahip. Uygulama, UEFA Disiplin Talimatı ve “Equipment Regulations” başlığı altında yürütülüyor; kit onay süreçleri de bu çerçevede işliyor. Nihai yorumu ve müsabaka-özel kararları, UEFA’nın ilgili birimleri veriyor.
Bu noktada kritik ayrım şu: Formalardaki bir görselin “siyasi mesaj” sayılıp sayılmayacağı olayın bağlamına göre değerlendiriliyor. Dolayısıyla olası bir karar değişikliğinde Samsunspor’un Atina’daki ilk maçta bu formayı giyip giyemeyeceği, UEFA’nın maç öncesi vereceği kararla netleşecek.
Play-off’un ilk ayağı Atina’da, rövanş Samsun’da. Panathinaikos, Shakhtar eşleşmesini penaltılarda geçerek temsilcimizle eşleşmişti; fikstür UEFA ve uluslararası yayıncıların sayfalarında güncellendi. Tribün atmosferi ve saha içi rekabet kadar, “forma polemiği” de maçın öncesine şimdiden damgasını vurmuş görünüyor.
Hamza TAŞ’ın Notu: Bir Formadan Fazlası…
Bugün futboldan öte bir manzaranın eşiğindeyiz. Samsunspor’un Atatürk temalı forması ve ihtimaller doğrultusunda maça bu forma ile çıkma isteği, yalnızca bir giyinme tercihi değildir; bir duruş, bir hatırlayış, bir vefa nişanesidir. Çünkü futbolda asıl mesele yalnızca skor değildir; bazen bir forma, milletin kalbine dokunan bir hatıra taşır. Böylesi bir tabloda, sahadaki skor kadar taşıdığımız değerler de kıymetlidir.
Atatürk’ün adı, bu topraklarda hürriyetin, istiklalin ve kardeşliğin timsalidir. O yüzden öngörüldüğü üzere Samsunspor’un bu hamlesi, saha sınırlarının ötesinde, bize yalnızca futbolu değil; bir milletin köklerine olan sadakatini, mazisine olan minnetini de hatırlatır.
Bir forma, yalnızca bir giysi değildir; o, mazinin sesini bugüne taşıyan bir yadigârdır. Ne mutlu ki bugün, bir forma üzerinden bile olsa, geçmiş ile bugün arasında köprü kurabiliyoruz. Hayata dair pek çok alanda olduğu gibi hatırlamak, unutmamak ve gönüllerde diri kalmak duygusuyla hareket ettiğimiz vakit futbol, yalnızca oyun olmaktan çıkar; gönüllerde çarpan ortak bir ezgiye dönüşür.
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ
Bir güncelleme, telefonunuzun adeta yeni bir cihaza dönüşmesini sağlayabilir mi? Apple’ın iOS 26 betası bu soruya “evet” cevabını veriyor. Daha akıcı geçişler ve hızlanan arayüz sayesinde eski iPhone’lar bile yeniden gençleşmiş gibi hissediliyor. Yine de her yenilik beraberinde bazı pürüzler getiriyor; kamera uygulamasındaki sıkıntılar bunun en somut örneği.
Engadget ve MacRumors’a göre, bu sürüm küçük ama etkili iyileştirmeler sunuyor, görsel tasarımda Liquid Glass ön plana çıkarken Kamera için daha önce geri gelen Mail’in “Select” butonu, tersine kamera kaydırması özelliği ve yeniden tasarlanmış AirDrop simgesi dikkat çekiyor.
Kilit ekran saati artık tam ekran; Canlı çeviri, Call Screening ve Hold Assist gibi Apple Intelligence destekli araçlar da beta deneyimine eklenmiş durumda.
Grup sohbetlerine anket, mesaj arka planı özelleştirme, daha derli toplu Phone uygulaması arayüzü, FaceTime “Communication Safety” gibi kullanıcı dostu özellikler yer alıyor.
Yayınlanan betayı değerlendiren uzman kişilerin detaylı incelemesi gösteriyor ki, uygulama başlatma animasyonları neredeyse gerçek zamanlı hale geliyor. Diğer bir deyişle iOS 18’deki “yaylanmalı” his yok; yerini hızlı ve net açılımlar alıyor.
Güncellemelerin yalnızca telefonla sınırlı olmadığını da söyleyebiliriz. Apple watchOS 26 beta 6’nın geliştiricilere açılması ise buna verilecek en isabetli örnek. Liquid Glass, Workout Buddy (AI temelli egzersiz asistanı), Smart Stack, Notlar uygulaması ve Canlı Çeviri watchOS’a entegre ediliyor. Bununla beraber tvOS 26’da karaoke, AirPlay iyileştirmeleri ve hızlı hesap senkronizasyonu öne çıkarken, visionOS 26 ise spatial widget ve paylaşımlı sanal alan deneyimi sunuyor.
Haberimizde sık sık yer verdiğimiz “Liquid Glass” olayına gelecek olursak, Apple’ın bu yeni tasarım felsefesi cihazlar arasında bir bütünlük sağlıyor. Saydam arayüzler, hareketle tepki veren kontroller ve gerçek cam hissi…
Sonuç itibariyle birçok güzel görsel ve yazılımsal yenilikler bu büyük güncelleme ile karşımıza çıkıyor. Yine de bu güncellemenin henüz kararlı sürümünün hazır olmadığını ve geliştirmeye açık noktalarının halen var olduğunu unutmamak lazım. Zira kullanıcılar arasında “Beta’yı iş için kullananlar dikkatli olsun” uyarısı yaygın. Beta watchOS 26 ve macOS 26’da meydana gelebilecek hataların cihaza kalıcı zarar verebileceği, kullanıcılar adına güçlü bir uyarı niteliğinde.
Hamza TAŞ’ın Notu: Güncellemeler Gider, İzlenimler Kalır…
Teknoloji dünyasında rekabet yalnızca cihazların donanımıyla değil, yazılımda sağlanan küçük ama etkili dokunuşlarla da şekilleniyor. Apple’ın yıllardır aynı görünen iPhone deneyimine hız ve akıcılık katması, kullanıcılarının nefesini tazelerken; biz Android kullanıcılarına da “rekabetin iyileştirici gücü”nü hatırlatıyor.
Evet, güncellemeler hatasız değil; kamera uygulaması bunun en yakın örneği. Fakat her yeniliğin sancısı da kendi içinde bir öğretici yön taşıyor. Apple’ın sorunları hızla onarması, kullanıcı sadakatinin tesadüf değil, sürdürülen bir güven ilişkisi olduğunu bize bir kez daha gösteriyor.
Sonuçta ister Android, ister iOS tarafında olalım; bu tür gelişmelerin tamamı aslında bize şunu anlatıyor: Teknoloji, tıpkı hayat gibi sürekli değişiyor, sürekli gelişiyor. Biz kullanıcılar için önemli olan ise bu değişimin bize kattığı hız, güven ve heyecanın tadını çıkarmak. Tıpkı sahada son dakika golüyle gelen bir zaferin coşkusunda olduğu gibi, bir güncellemenin cihazımıza kattığı canlılık da bizleri yeniden oyuna dahil ediyor.
Belki de teknolojinin en güzel yanı, her güncellemeyle birlikte bize sadece yeni özellikler değil; geleceğe dair taptaze bir umut da sunmasıdır.
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ
Avrupa kupalarında bu sezon sahne alan temsilcilerimiz, hem ülkemiz futbolunun prestiji hem de UEFA ülke puanı sıralaması açısından kritik bir dönemece girmiş durumda. Türkiye’nin Avrupa’da kaç takım ile hangi turdan başlayacağını belirleyen, finansal ve sportif strateji açısından kritik bir gösterge olan UEFA ülke puanı sıralamasında üst sıralara yükselmek, daha fazla takımın doğrudan gruplara katılmasını sağlıyor.
Avrupa bileti sayısı ve başlangıç turları doğrudan bu sıralamaya bağlı; yani her galibiyet, gelecek sezonun yolunu kısaltıyor. Kısa vadede puan, uzun vadede prestij ve gelir demek.
Ülke puanı sisteminde lig/format değişimlerinin “adalet” tartışması meydana getirdiği; temsilci sayısı ve katsayı bölünmesi gibi parametrelerin Türkiye aleyhine de işleyebildiği ihtimalini de düşünürsek bugünkü tablo bu çerçevede “skor değil, sürdürülebilirlik” ihtiyacını öne çıkarıyor.
Temsilcilerimizin bu hafta elde ettikleri sonuçlara bakacak olursak;
Beşiktaş, Konferans Ligi 3. eleme turu rövanşında St. Patrick’s’i 3–2 yenerek play-off’a yükseldi. 2–0 geriden gelip kazandıkları rövanş yalnızca tur değil, ülke puanı için de büyük önem taşıyor. Play-off biletinin gelmesi, önümüzdeki maçlar için ekstra puan fırsatları demek.
Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi 3. eleme turunda Feyenoord’u 5–2 mağlup etti. Ülke puanına sağlanan katkı ile beraber Şampiyonlar Ligi yolunda alınan bu net skor; hem yüksek katsayılı kulvardan gelen puan, hem de olası grup bonuslarına giden kapı anlamına geliyor.
Başakşehir, Viking’le 1–1 berabere kaldı; ilk maçı 3–1 kazandığı için play-off biletini aldı. Kuzeyin sert rüzgârına karşı aklıyla ve sabrıyla direndi; Viking’i eleyerek Avrupa defterine bir satırı daha cesurca yazdı.
Sonuç olarak UEFA ülke puanı sıralamasında bugün itibarıyla ilk 10: İngiltere, İtalya, İspanya, Almanya, Fransa, Hollanda, Portekiz, Belçika, Türkiye, Çekya. İlk 10’da kalmak, gelecek sezonlar için daha avantajlı başlangıç turları ve daha fazla avrupa bileti anlamına geliyor. Kısa vadede her galibiyet/tur, Çekya ile farkı açmak ve Belçika’ya yaklaşmak için kritik. Play-off ve olası lig aşaması, bonus puan ihtimalini büyütüyor; özellikle Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi tarafında.
Hamza TAŞ’ın Notu: Hikâyemizi Büyüten Maraton…
Avrupa sahnesi, bizde çoğu zaman skor manşetidir; oysa asıl hikâye alışkanlıklardır. Ciddiyet bir günde kazanılmaz, bir yaz boyunca da kaybolmaz. Beşiktaş’ın uyarı veren ama neticeyi alan rövanşı, Fenerbahçe’nin Kadıköy gecesinde aklı ve cesareti sahaya indirişi, Başakşehir’in dirayeti; hepsi aynı mesajı veriyor: ‘Devam.’ Renklerimizi cebimize koyup birlikte koşabildiğimizde, katsayı değil; hikâyemiz büyüyor. Avrupa arenasında bir maratonun içindeyiz. Bu maraton yalnızca bir maç veya bir skor galibiyeti değil; kolektif bir başarı hikâyesi. Atmakta olduğumuz bu güçlü adımlar bize sadece bu sezon değil, gelecek yıllar için de umut veriyor. Unutmayalım ki gerçek zafer, tabelada değil; birlikte yazdığımız hikâyenin kalıcılığındadır.
Araştırmacı Gazeteci Yazar Hamza TAŞ