Mustafa Kanıcı

Mustafa Kanıcı

19 Kasım 2023 Pazar

DİŞİNİZE İYİ BAKIN

DİŞİNİZE İYİ BAKIN
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Diş ağrısını yaşamayanımız yoktur.
Hep de geceleri yakalar o fena şey.   
Bilim insanlarına göre sağlıklı dişler sağlıklı vücut demektir. 
Sağlıklı bir gelecek için dişlerimizin önemi çok fazla.
Yaklaşık üç sene önce kırılan dişime özel bir diş polikliniğinde kanal tedavisi yaptırmıştım.
Özel diyorum çünkü devletin diş hastanesinden muayene ve tedavi olma şansını yakalayamamıştım.
İşte aynı o diş son günlerde yeniden kendisini bana yavaş yavaş duyurmaya başlamıştı.
Hepinizin bildiği gibi bu iktidar sayesinde hastanelerde sabahın körlerinde sıra beklemekten kurtulduk.
Önceki günlerde MHRS sisteminden randevu almaya çalıştım ve en sonunda dün akşam randevu almayı başardım.
Benim dişim sık sık kendisini bana anımsatmak için uğraşsa da benim randevu en erken 22.11.2023 tarihine ve semtimizden uzaktaki başka bir polikliniğe idi.
  Ben o tarihi beklerken dişim sabırsız davrandı ve dün akşam yoğun bir ağrı çekmeye başladım.
Nasıl olsa yakınımızda koskoca diş hastanesi vardı ve (her ne kadar) randevu alamasak da acil servisi var umuduyla sabahı bekledim.
Sabah aç olarak ağrı kesici alıp biraz rahatladıktan sonra diş hastanesine ulaştım.
Hastane danışma kısmına gidince kimse yoktu, sadece bir özel güvenlik görevlisi vardı ve çaresiz acil servisin nerede olduğunu ona sormak zorunda kaldım.
Koskoca diş hastanesinde acil servis yoktu ve sadece nöbet hizmetleri birimi varmış ve şu anda da orada görevli personelin Cuma namazında olduklarını ve saat 13.30’dan sonra geleceklerini söyledi.
Bu arada saat 12.10’du ve onların da beni tedaviye değil, randevuya yönlendireceklerini söyledi.
Yoğun diş ağrısı çekerken sağlıkta geldiğimiz bu büyük başarı nedeniyle gurur duydum ve hemen yakındaki özel bir diş polikliniğine yöneldim.
Oradaki personel Cuma namazına henüz gitmemişlerdi ve hemen işlemlere başladı ve ağrıyıp sallanan dişimden beni kurtardı.
Elbette bu gelecek ay için kredi kartımda (700 lira) kadar büyük bir delik açmak pahasına da olsa günlerdir süren ağrıdan kurtulmuştum.
Asgari ücretin altında kalan emekli maaşım bu yarayla biraz daha zora girmişti ve ben 26 yıl boyunca (zorunlu emekli olmama karşın) maaşımdan sağlık için sigorta kesintisi ödemiştim.
O dişten kurtuldum ama şimdi kulağımda doktorun “Üstteki dişlerin çoğu çekilip yeniden yapılması gerekiyor ve ihmal etmeseniz sağlığınız için iyi olur” sözleri dolaşıyor.
Ben bir dişin acısına dayanamamışken diğerlerinin acısına nasıl dayanabileceğimi bugünden düşünüp durmaya başladım.
Şimdi bir damdan düşen olarak diyorum ki: Hala sağlam dişleriniz varsa onları çok iyi koruyun ya da yapabiliyorsanız bir yerinize epey bir para ayırmaya çalışın.
Kendi dişinizle kalın, hoşça kalın.
Devamını Oku

”Çadır!” Ekonomist Mustafa Kanıcı yazdı.

”Çadır!” Ekonomist Mustafa Kanıcı yazdı.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Bu yazımda sizlere bugünümüz de neler olduğunu düşünen insanların anlayacağı bir hikayeyi  paylaşacağım .

Sherlock  Holmes dizisini veya kitaplarını okuyanlar vardır mutlaka aranızda.Meşhur dedektif .Sherlock Holmes ve yardımcısı Dr Watson .

Sherlock Holmes ve yardımcısı gene zor bir düğümü çözmek için iş başındalardı ve işleri gereği kamp yapmakta idiler. Gece yarısı Holmes uyanmış ve Watson’ı dürter. ”Watson,”der.  “Göğe bak bana ne gördüğünü söyle”. Watson “Milyonlarca yıldız görüyorum” der. Holmes “Peki  bundan ne sonuca varıyorsun” diye sorar . Watson “Astronomik açıdan milyonlarca galaksi ve muhtemelen milyarlarca gezegen bulunduğu sonucuna varıyorum. Astrolojik açıdan Satürn’ün aslan burcuna girdiğini görüyorum. Zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini düşünüyorum. Metorolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum . Teolojik açıdansa Tanrı’nın gücünün her şeye yettiğini görüyorum ve bizim minnacık olduğumuzu düşünüyorum…. Eeee Holmes sen ne düşünüyorsun”. Holmes çok kızgın cevap verir. ”Birisi çadırımızı çalmış dostum”

Evet  dostlar durumumuz böyle .Ayrıca Tilkiler Horoz kılığına girmiş kümeste geziyor . Gerekli anlamları sizlerin çıkaracağını düşünüyor , 

Selam ve Saygılar Sunuyorum…

Devamını Oku

”Güzel bir toplum olmak ” Mustafa Kanıcı yazdı.

”Güzel bir toplum olmak ” Mustafa Kanıcı yazdı.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Evet güzel bir toplum olmak için önce en ufak parçadan bütüne varmalı yani insandan başlamalı, kendimizden başlamalıyız. Gün içerisinde ne kadar düşünüyoruz. Küçük gördüğümüz ama hayatımızı tamamen değiştirecek konularda ne düşünüyoruz ve çözümümüz ne oluyor.

Neler duyuyoruz ve artık tepkilerimiz çok sınırlı. Çünkü duygularımız bastırılmış konfor alanlarımızı kaybetmekten korkuyoruz ,evet korkuyoruz. Korku çok büyük bir tehlikedir. Bu korku insanlarda devamlı hale gelirse korkaklık olur ve buda tehlikenin en büyüğüdür. Bu korkaklık hiçbir olaya tepki veremez hale gelmemize neden olur. Bu korkaklık düşünemez hale getirir ve sadece konuşuruz. Konuşmalarımızda kimselerin olmadığı yerlerde yaparız çünkü duyulursa ondanda korkarız. Beynimizin en büyük tembelliği de konuşmaktır. Tembelliğin çıkış noktası ve insanı en sinsice tembelleştirende bence konuşmaktır.

Kendimizin güzelleşmesi ve doğal olarak toplumun güzelleşmesi için önce cesaret gereklidir. Kalabalıkların diktatörlüğü sizi etkilemeden cesaretinizi toplamalı kötülük kim tarafından yapılırsa yapılsın söylenmeli ve bunun yanlışlığı düzeltilmelidir. Kötülüğü ,adaletsizliği kim yaparsa yapsın; özellikle sizden olanlar, bizden olanlar, içinden çıktığımız toplum, yakınlarımız, güvendiklerimiz, alkışladıklarımız kim olursa olsun cesaretle karşısında bu kötülüğü yapanı durdurmalıyız. Çünkü cesaret bankaya yatırılan bir şey değildir. Hangi makamı  temsil ediyorsak hakkını banka hesabı olarak değil, cesaret ve millet bilinciyle doldurmalıyız. Vatandaş olarak, memur olarak ,işçi olarak, insan olarak, kendimiz olarak bunu yapmalıyız. Bunu yaptığımızda güzel bir toplum olacağımıza inancım tamdır. Az kaldı .

Sevgi ve saygılarımla…

Devamını Oku

”Türküler  ve Tarım” Ekonomist Mustafa Kanıcı yazdı.

”Türküler  ve Tarım” Ekonomist Mustafa Kanıcı yazdı.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

   Türküler genellikle yaşanmış bir olayın ardından yazılır ve söylenir. Türküleri dinlerken duygulanır, hüzünlenir veya heyecanlanırız. Bunun sebebi de türkülerimizin yaşanmışlıklarıdır. Her türkünün bir hikayesi vardır. Bu hikayelerini bilerek türkülerimize kulak verirsek ,bize iletmek istedikleri duyguyu tam anlamış oluruz.

   Türkülerden bahsederken aslında ,eski Türk şiirlerinden de bahsetmiş oluruz.Çünkü bu iki tür iç içe geçmiş durumdadır.Aslında türküyle toprak da iç içedir.Çünkü türkülerimiz yöre yöre farklılıklar gösterir.Şöyle ki gözümüzü kapatıp bir türküye kulak verdiğimizde ;hayalimizde doğa,toprak,toprak kokusu ile beraber, duyguyla harmanlanmış köy aklımıza gelir.

   Buradan sizlerin dikkatinizi şu noktaya yönlendirmenizi istiyorum.Emekle,duyguyla, yaşanmışlıkla yapılan türkülerimiz,ekilen dikilen tarımın yapıldığı ,anadolunun kokusunun sonuna kadar hissedildiği yerlerden çıkmıştır.Bir toprak ekildiği dikildiği zaman orada insanlar,konuşur,düşünür ve türkülerini söylerler.

   Tarım sektörel olarak ,ekonomide yer alan diğer sektörelere göre, yönetilmesi zordur vede sektörde yer alan nüfusun sosyal refahı oldukça düşüktür.Böyle bir görünüm sergilemesi dolayısıyla, korunması ve desteklenmesi çok önem arz eden, stratejik bir sektördür.

   Tarımın desteklenmesi için kullanılan krediler ,başlı başına incelenmesi gereken bir durumdur.Bu konuda yüzeysel olarak söyleyeceklerim şunlar olabilir; çiftçimizin paranın nasıl kullanılacağı ve yönetimini iyi bilmesi gerekmektedir.Parayı kazanmayı çiftçimiz çok iyi bilir, ancak nasıl yönlendireceğini ve nereye kullanacağınıda bir  o kadar iyi bilmelidir.Çiftçimizin emeğinin kıymeti kadar, ekonomik boyutuda çok önem arz eder.Çiftçilerimiz bu iki bölüm üzerine desteklenmeli ve bu konuda eğitimlerin oluşturulması gerekmektedir.  Tarım bilgisinin yanında ekonomik bilgilerde çiftçimizin elini oldukça rahatlatacaktır.

    Son sözlerim olarak; Başlıca güç kaynağımız ve dayanağımız topraktır ve kültürümüz olan Türkülerimizdir.Bu kaynaklarımızı sele,yele ve ellere vermeyelim.İyi beslenen toplum iyi türküler söyler.

“ÇOK YAPRAK AZ MEYVE BU DOĞANIN YASASI,ÇOK SÖZ AZ İŞ BUDA İNSANIN HATASI” AZ KALDI

SAYGI VE SEVGİLERİMLE.

Devamını Oku

”Göbekli Tepe” Ekonomist Mustafa Kanıcı yazdı.

”Göbekli Tepe” Ekonomist Mustafa Kanıcı yazdı.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

    Sayın Okurlar,

Sizlere Göbekli Tepe’den biraz bahsetmek istiyorum

Göbekli tepenin bulunması aslında 1983 yılında olmuştur. O tarihte Urfalı bir çiftçi olan Mahmut yıldız çiftçilik yaptığı bölgede bir taş bulmuştur. Bu taşın insan eliyle yapılmış olduğunu fark edip, değerlendirilmesi için Urfa müzesine götürmüştür. Müze yetkilileri taşın önemsiz olduğunu düşünüp müzenin deposuna kaldırmışlardır. Ancak bu olaydan on yıl sonra alman bir arkeolog olan Klaus Schmidt araştırmalarına başlayıp taşın bulunduğu bölgede kazılar yapınca, ortaya dünyanın insan eli ile yapılmış en eski karmaşık yapısı olan şimdiki adıyla bilinen göbekli tepe ortaya çıkmaya başlar.

     İşin daha öncede tuhaf detayları bulunmaktadır.1963 yılında İstanbul ve Chicago üniversitelerinden bir grup arkeolog bugünkü göbekli tepenin bulunduğu bölgede yüzey araştırmalarında bulunmuşlardır. Bu araştırmalar sonucu bölgenin, neolitik döneme ait olduğu raporlanmıştır. Ancak herhangi bir kazı çalışması yapılmamıştır. Göbekli tepede bulunan eserler 10.000 ila 12.000 yıl öncesine ait olduğunu yetkililer tarafından bildirilmektedir. Bulunan eserler bu dönemde, taşların yeni yontulmaya başladığını göstermektedir. Daha önce Mısırda bulunan gizemli Giza piramitlerinden bile 7500 yıl öncesini aydınlatmaktadır Göbekli Tepe.

     Göbekli tepe ile ilgili çok sayıda yerli ve yabancı makale, belgesel ve kaynak bulunmaktadır, bunlardan faydalanmanızı tavsiye ederim.

     Buradan şu karşılaştırmayı yapmayı istiyorum. İnsanımızın ekonomik ve politik sebeplerden dolayı öncelikleri farklılaşmıştır. Geçimini nasıl yapmayı düşünmekten ve karnını doyurmak için fazla mesaili çalışmaktan, tüm zamanını iş güç olan insanımız okuyamaz, düşünemez hatta monotonlaşan zamlara yetişmeye çalışmaktan idrak edemez bir hale gelmiştir. Dünyayı okumaktan aciz bir takım insanlar, bizlerinde dünya ile olan entegrasyonunu kesmek istiyorlar. Böylelikle mecazi bir deyim ile gemilerini yüzdürmeye devam edeceklerini düşünüyorlar.

     Ancak bu şekilde olan durumun önüne geçmek için yenilikçi düşünmek için “AZ KALDI” demeliyiz.

    Son cümle olarak dünya ile entegre olmalıyız. Modernite denilen akım ile barışık olmalıyız. Velev ki bunları başaramaz isek cahil ve göbekli gruplar bizleri öyle bir tepelerler ki bizlerde izlemek zorunda kalırız.

   Saygı ve Sevgilerimle.

Devamını Oku