Ömer ÇATALTEPE

Ömer ÇATALTEPE

26 Ekim 2023 Perşembe

”ÖZEL HASTANELER Mİ DEVLET HASTANELERİ Mİ?” Gazeteci Yazar Ömer Çataltepe yazdı.

”ÖZEL HASTANELER Mİ DEVLET HASTANELERİ Mİ?” Gazeteci Yazar Ömer Çataltepe yazdı.
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ÖZEL HASTANELER Mİ DEVLET HASTANELERİ Mİ?

Geçen aylarda bir videoda kadının biri, “Eskiden biz doktorlardan azar işitirdik, şimdi doktorları döver hale geldik.” diye pervasız ve cahilce bir övünç gösterisi yapıyordu.

Öncesinde de Cumhurbaşkanımız, “Doktorlarımız yurt dışına gidiyormuş, giderlerse gitsinler” demişti.

Oysa ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Beni Türk Hekimlerine Emanet Ediniz.” diyordu.

Geçen hafta akşam saatlerinde çok yaşlı olan annem aniden rahatsızlandı.

Hemen en yakınımızda bulunan özel bir hastaneye götürdük.

Daha doktor muayenesine başlamadan hemen kayıt yaptırmamız istendi, hastamızı acil girişinde beklemeye bırakıp kayıt için sekreteryaya gittim. SSK’lı olduğu halde (sosyal bir devlet olduğu iddiasında olan ülkemde) öncelikle 300 lira ücret isteğinden sonra, “Ayrıca serum takılması istenirse 400 lira daha ödersiniz.” diye uyarı yapıldı.

Ödeme ve kayıt sonrası hastamızı doktorun önüne ulaştırdık. Doktor ne şikayeti olduğunu sordu ve sadece bir sırt dinlemesinden sonra hastaya serum takılmasını ve kan alınmasını istedi, elbette hemen ardından ödeme yapmamız için kayıt yerine gitmemiz gerektiğini söylemeyi de ihmal etmedi.

Yaklaşık bir saat sonra kan sonuçları gelene kadar da doktoru görmedik. Kan sonuçları geldikten sonra yanına gittiğimizde doktor; hastanız mutlaka yatarak tedavi edilmeli ama burası sizin için (sağ olsun) epey pahalıya mal olur, o nedenle devlet hastanesine gitmemizin bizim için daha iyi olacağını söyledi ve biz de kabul ettik.

Hastamızı zaman kaybetmeden Beyhekim Araştırma Hastanesi aciline getirdik.

Tahminimizin aksine, hemen bir görevli sedye getirdi ve hastamızı sedyeye taşımamıza yardımcı oldu. Şans eseri acil serviste fazla bir hasta yoktu.

Acil serviste benim anlayabildiğim kadarıyla iki pırıl pırıl genç doktor vardı ve hemen benden ön bilgileri alarak hastamızla yakından ilgilenmeye başladılar ve detaylı bir muayene sonrası bazı ek testler istediler. Doktorlar dışında o anda görevli diğer sağlık görevlileri de oldukça sevecen tavırlarla hastamıza yardımcı olmaya çalışıyorlardı.

İstenen test sonuçları çıktıktan sonra durumu değerlendiren doktorlar durumun ciddi olduğunu ve bir de dahiliye uzmanı görüşü almak için dahiliye uzmanının görmesi gerektiğini söylediler. Fazla bir bekleme olmadan dahiliye uzmanı geldi ve o da detaylı bir inceleme sonunda ortada cerrahi bir müdahale gerekliliği kararına varınca genel cerrahi uzmanı çağırıldı ve yine fazla beklemeden genel cerrah geldi, hastamızın yine detaylı bir kontrolden sonra hemen ameliyata alınması gerektiğini belirtti ve onayımızdan sonra annem gece 04.30 sıralarında ameliyata alındı.

Annemin operasyonu 05.30 gibi bitti ve bir gün süren yoğun bakım sürecinden sonra servise alındı.

Annemin servise alınmasıyla birlikte, serviste görevli hemşireler, hasta bakıcıların özveriyle çalıştıklarına tanık oldum. Gece ve gündüz onca koşuşturma arasında yüzlerinde hep bir gülümseme, sevecen tavırlar sanki hasta kendi yakınlarıymış gibi ilgi gördüm.

Birebir yaşadığım bu durum 20 yıldır özelleştirme çabalarının ülkemizi ne hale getirdiğini daha iyi görmeme neden oldu.

Özelleştirmeler sonucu, devlet elinde bulunan kurumlar özellikle hantallaştırıldı, güncel teknolojiyle geçmesi engellendi. Gereğinden fazla personelle arpalığa dönüştürüldü. Üzerine de daha fazla istihdam, daha fazla üretim ve daha ucuz maliyet sağlanacağı gerekçeleriyle özelleştirme makyajlandı. Böylece vatandaşın kurumlara olan güveni azaltılarak yok pahasına satılması sağlandı.

Bu güzel gerekçelerle allanıp pullanan özelleştirmeler beklenenin tam tersi bir sonuçla; daha fazla işsizlik, daha pahalı hizmet ve mal almamıza yol açtı. Üstelik de birçok fabrika üretim ve istihdam artışı sağlayacak denmesinin aksine tamamen kapatıldı.

Bu arada hastanelerimiz de bu furyadan etkilendi, özel hastaneler yurdun her yanında mantar gibi artmaya başladı. Hasta garantili şehir hastaneleri de yeni tip bir özelleştirme yöntemi oldu. Sırf bu şehir hastaneleri işlesin diye birçok ilimizde devlet hastaneleri kapatıldı.

Hasta yerine müşteri gözüyle bakan özel hastanelerin tedavisine ulaşmak oldukça pahalı olduğundan devlet hastanelerinin yükü arttıkça artıyor ve bir de doktorların daha iyi koşullarda çalışma ve yaşama isteği nedeniyle doktorların yurt dışını tercih etmeleri sonucu yükleri daha da ağırlaşan devlet hastaneleri doktor ve çalışanları yine de özverili bir şekilde bizlere hizmet etmeye devam ediyorlar.

Tüm bunlara yaşayıp tanık oldum. Hepsini saygıyla selamlıyorum.

Hoşça kalın.