29 Haziran 2022 Çarşamba
''TOPLUMA SAYGILI OLMAK'' Abdurrahman Berkcan yazdı.
''MİLLETİN EFENDİSİ'' Av. Ahmet Tamer yazdı.
''Çiftçinin hali'' Veteriner Hekim Ali Köker yazdı.
''Gençler mutsuz!'' Ayşe BOYACI Yazdı.
''KUL HAKKI MI ? DEDİNİZ...'' Ayşe Yavuz Yazdı.
''Kripto Para Borsası Neden Çöküyor, Kripto Para Neden Düştü, Kripto Borsası Bilinmeyenler''
Bize laikliği yanlış bir şey gibi göstermeye çalışanlar amaçlarına ulaşamayacaklardır. Çünkü ardımıza dönüp baktığımızda ne yapmamız gerektiğini satır satır anlatan bir Gençliğe Hitabemiz ve bunu öğütleyen ulu liderimiz Mustafa Kemal Atatürk vardır.
İşte; ‘Ulu Önder Atatürk’ün, Laiklik ile İlgili Her Zaman Hatırlanması Gereken En Güzel Öğütleri
✍Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye karşı değiliz. Biz sade din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kasıt ve fiile dayanan tutucu hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz.
✍Laiklik asla dinsizlik olmadığı gibi, sahte dindarlık ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için, gerçek dindarlığın gelişmesi imkânını temin etmiştir. Laikliği dinsizlikle karıştırmak isteyenler, İlerleme ve canlılığın düşmanları ile gözlerinden perde kalkmamış doğu kavimlerinin fanatiklerinden başka kimse olamaz.
✍Softa sınıfının din simsarlığına izin verilmemelidir. Dinden maddi menfaat temin edenler. İğrenç kimselerdir. İşte bu duruma karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz.
✍Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir.
✍Vatandaşları içinde çeşitli dinlere mensup unsurlar bulunan ve her din mensubu hakkında adil ve tarafsız tutum ve davranışta bulunmaya ve mahkemelerinde vatandaşları ve yabancılar hakkında eşit adalet uygulamakla vazifeli olan bir hükumet, fikir ve vicdan hürriyetlerine uymaya mecburdur.
✍Türkiye Cumhuriyetinde, her yetişkin dinini seçmekte hür olduğu gibi, belirli bir dinin merasimi de serbesttir. Yani, ibadet hürriyeti vardır. Tabiatı ile ibadetler, güvenlik ve genel adaba aykırı olamaz; siyasi gösteri şeklinde de yapılamaz. Geçmişte çok görülmüş olan bu gibi durumlara artık Türkiye Cumhuriyeti asla katlanamaz.
✍Büyük dinimiz çalışmayanın insanlıkla hiç ilgisi olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler çağdaş olmayı kâfir olmak sayıyorlar. Asıl küfür onların bu zannıdır. Bu yanlış tefsiri yapanların maksadı İslam’ın kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, dimağladır.
✍Bizi yanlış yola sevk eden soysuzlar bilirsiniz ki, çok kere din perdesine bürünmüşler, saf ve temiz halkımızı hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir. Tarihimizi okuyunuz, dinleyiniz… Görürsünüz ki milleti mahveden, esir eden, harabeden fenalıklar hep din örtüsü altındaki küfür ve kötülükten gelmiştir.
✍Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar.
✍Laik hükumet kavramından dinsizlik manası çıkarmaya çalışan fesatçılara fırsat vermeyiniz.
Yaklaşık 12 senedir içinde bulunduğun sektörün sıkıntılarını dile getirmek istiyorum.
Özel Güvenlik Görevlilerinin başlıca problemleri ;
1:Yıpranma hakları denilen fiili hizmet zammını almamaları
2:Güvenlik ve koruma dışında farklı işlerde çalıştırılmaları
3:Maaşları yeniden düzenlenmeli ve iyileştirilmesi
4:5188 özel güvenlik kanunu yetersiz kaldığından yeniden düzenlenmesi
5:Meslek unvanları kalifiyesiz meslek gruplarından çıkarılmalı
6:Kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesi
7: Etkin şiddet mobing kanunu çıkarılmalı ve ögelere yapılan şiddet ,psikolojik baskı cezasız kalmamalı
8:Alınan %27–%20 vergiler %15 sınırlandırılmalı.
9: Zorunlu emeklilik kaldırılmalı isteğe bağlı emeklilik getirilmeli
10: Gazilik ve Şehitlik unvanı verilmeli
11:Özel güvenliğin çalıştığı kurumda misafirhaneler ve kreşler açılmalı
12: Sektörde çalışma şartlarının ağırlığı,
13: Asgari ücretle günlük 8 saat çalıştırılması ,
14:Kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmemesi,
15:İşten çıkarmak için istifaya zorlanmaları,
16:Yaş nedeniyle iş başvurularının geri çevrilmesi,
17:Maaşlarının parçalanarak ödenmesi,
18:Güvenlik ve koruma hizmeti dışında çalıştırılmaları,
19:Bayram ve resmi tatil ücretlerinin eksik ödenmesi,
20: Sendikalaşmanın önünün tıkanması ,
21: Sosyal güvencelerinin olmaması, gibi nedenlerle büyük zorluklar yaşamaktadırlar.
Kamu kurum ve kuruluşları ile özel sektör firmalarında güvenliği sağlamak amacıyla istihdam edilen özel güvenlik görevlileri, sektörde çalışma koşullarının ağırlığı, düşük ücret ve mali haklara sahip olmaları ile sosyal güvencelerinin olmaması gibi nedenlerle büyük zorluklar yaşamaktadır. Bu durum kamu kurum ve kuruluşlarında ve özel sektörde güvenlik hizmetleri alanında yoğun bir emek sömürüsü yaşanmasına neden olunuyor.
Genel de hakim olan ücret Asgari ücret olmaktadır.12 saat çalışmaya zorlama yapılmaktadır.4857 sayılı İş Kanunun şartlarına uygun davranılmamaktadır. SGK primleri asgari ücret ağırlıklı ödendiğinden ileri yaşlarda emekli olmaları halinde düşük emekli aylıkları ile karşı karşıya kalacaklardır. Sosyal Hak dediğimiz yol, yemek paraları ödenmiyor.
Sosyal Haklar bakımından iyi şartlarda olanlar ise ağırlıklı olarak kurumsal işyerlerinde çalışanlar olmasına rağmen özel güvenlik çalışanları arasında bunlarda %5 geçmez.
** 5188 sayılı yasa artık Özel Güvenlik Görevlilerinin sorunlarını çözmekten uzaklaşmıştır. Bundan dolayı yasada yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Osman Örs İyi Parti Karatay İlçe Teşkilatı Basın İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı
Sıcak havalar geldi çattı ve özellikle gündüz saatleri hepimiz için yeterince çekilmez bir hal almaya başladı. Peki, bu sıcak havalarda sokaktaki patili dostlarımız için neler yapabiliriz?
Mayıs ayından itibaren hava sıcaklıklarının katlanarak artmasıyla biz hayvan dostları için huzursuz günler başladı. Biz insanlar bile türlü imkânlara sahip olmamıza rağmen sıcak havalara zor katlanıyoruz. Bir de sokaklarda yaşayan dostlarımızı düşünelim.
Onlar için ne kadar zor olmalı.
Delici ve yakıcı güneş ışınlarından kaçacak yer arıyorlar. Git gide kuraklaşan şehirlerimizde onların sığınabilecekleri serin bir ağaç gölgesi bulmak oldukça zor. Haydi, şans eseri bir ağaç gölgesi buldular diyelim, yiyecek biraz mama, daha da önemlisi birkaç yudum temiz su bulmaları daha da zor.
O yüzden bu sıcak havalarda onları unutmamamız hayati önem taşıyor.
PEKİ, PATİLİ DOSTKARIMIZ İÇİN NE YAPMAK GEREK?
Bunaltıcı yaz sıcakları sokak hayvanları için su ve barınma sıkıntısı çekme dönemi. İçmek için temiz su bulmaktan büyük güçlük çekiyorlar. Bu yüzden özellikle sosyal medyada sürekli “Bir Kap Su” kampanyaları düzenlendiğine tanık oluyoruz. Sokaklara, bahçelere, kapı önlerine koyduğumuz bir kap su, hayati önem taşıyor. Bu suları günlük olarak değiştirmemiz de öyle. Su kaplarını gölgelik alanlara yerleştirmeye de dikkat edersek tadından yenmez.
SOKAKTAKİ PATİLİ DOSTLARIMIZ İÇİN MAMA KABI
Sıcak havalarda hayvanların bulmakta zorlandıkları tek şey su değil. Yiyecek bulmakta da çok zorlanıyorlar. Bu sebeple onlar için koyduğumuz temiz su kaplarının yanına bir de mama kabı iliştirebilirsek, kim bilir kaç sokak canının hayatını kurtarmış oluruz.
KUŞLARI DA UNUTMAYALIM!
Sıcak havalarda kuşlar da su sıkıntısı çekiyor. Kedi ve köpekler için koyduğumuz su kapları, kuşlara uygun olmayacaktır. Onlar için çok daha sığ ve minik kaplar tercih etmeliyiz. Üstelik bunları kedi ve köpeklerin ulaşamayacakları yerlere yerleştirmeliyiz. Pencerelerimizin önleri, balkonlar, bu iş için biçilmiş kaftan. Hatta biraz büyük kaplarda da su koyabilirsek rahatlıkla banyo yapıp serinleyebilirler. Bulgur taneleri, ekmek kırıntıları da onlar için ideal mamalar sayılacaktır.
GÖLGE BARINAKLARI
Marketlerde bulabileceğiniz boş ve sağlam kolileri sokak hayvanları için yeni bir eve dönüştürebilirsiniz.
Osman ÖRS
İyi Parti Karatay Basın İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı
Eskiden köylerde eski dedimse de o kadar eski değil 20 yıl öncesi, genelde köy okulları tek katlı iki sınıflık olurdu sınıfın birinde 1’ler 2’ler 3’ler diğer sınıfta ise 4 ile 5. Sınıflar olurdu.
23 Nisan Bayramı gelince köy okullarında gayet güzel şenlikler aktiviteler yapılırdı. 23 Nisandan bir gün öncesi ailelerimiz okula gelir okulu bastan aşağı yıkayıp temizlerler silerlerdi. Okulun temizlik işi bitikten sonra tören hazırlıkları yapılır, öğretmen ve öğrencilerle birlikte süslemelere ailelerimiz de eşlik ederdi.
23 Nisana kısa bir süre kala öğretmenler sınıf seviyesine göre öğrencilere kısa ve uzun şiirler verir bizlerde öğrenciler olarak ezberlemeye çalışırdık.
23 Nisan sabahı tüm köylü, genci yaşlısı kadını erkeği her sabah yaptıkları rutin işlerini daha erkenden yapar tören için okul meydanına gelirlerdi.
Isınmak için okula odunları biz götürdüğümüz için, bizim tören için hazırladığımız elbiselerimiz batmasın diye, o gün sabah anne ve babalarımız okula gelirken odunlarımızı getirirdi.
Ailemiz okul bahçesi etrafında toplanıp otururlardı. Köyün ihtiyarları ise o gün daha biraz özenle giyinip gelmiş olurlardı. Önceden sınıflardan çıkarttığımız sıralara oturturduk onları.
Tören başladığında ise boy sırasına göre 1. Sınıflar en önde 2. Sınıflar ile 3. Sınıflar yan yana bir arkada, en arkada ise 4, sınıflar otururdu.
Okulun en çalışkan öğrencisi ise çıkar İstiklal Marşı için Bayrağımızı direğe çeker; hep birlikte istiklal marşını okurduk. Sonrasında ise öğretmenimiz günün anlam ve önemi belirten konuşmasını yapardı. O günlerin heyecanını hala hissederim.
Köy okulu olduğu için kürsü olmazdı. Atatürk büstü önünde tabure üzerine çıkarak öğretmenimizin bize ezberlettiği şiirlerimizi 1. Sınıflardan başlayarak sırayla okurduk.
Şiirler sırayla okundukça öğrencilerden daha çok gelen köylüler uzun uzun alkışlar. Şiir okuyan öğrencileri daha çok motive edip gururlandırırlardı.
Şiirler bittikten sonra öğrencilerin hazırladığı gösteriler başlardı. Genelde yöresel ve çeşit çeşit kıyafetler giyilirdi. Ama mutlaka da bir asker kıyafeti de olur her törende Çanakkale zamanını canlandırılırdı.
Daha sonra ise şalvar giyilip köylüyü anlatan gösteriler düzenlenir, daha sonrasın da ise takım elbise giyip şehirli insanları anlatan gösterilerle eğlenceli vakitler geçirilirdi.
Gösteriler bittikten sonra herkesin heyecanla beklediği yarışmalar başlar, yarışmalar başladığında gelen köylüler öğrencilerden daha çok heyecanlı olurdu. Çuvalın içinde sekme ile mesafe yarışı, ağızda kaşıkla yumurta taşıma yarışı, eller bağlı yoğurt yeme yarışı, ipe asılı elma yeme yarışı gibi aktivitelerle gelen konuklar eğlendirilirdi.
Yarışmalar da bittikten sonra tören de biterdi ama kimse dağılmaz eve gitmezdi hatta anne babalarda toplanan köylülerle sohbet muhabbet ederlerdi o günkü işlerini erteleyip büyükler kendi aralarında vakit geçirir çocuklar ise doyasıya kadar canımızın yettiğince oyunlar oynardık. Çünkü o gün çocukların bayramıydı. Okul tekrar açılınca öğrencilerin isteği üzerine süsler sökülmez bir kaç gün daha dururdu. Sonra ki zamanlarda süsler özenle sökülüp bir daha ki bayramda tekrardan kullanılmak üzere kaldırılırdı, köy okulların imkânı kısıtlı olmasıydı o süsler de sökülmek zorunda kalmazdı.
Şimdi günümüzde eski 23 Nisanlar gibi bayram heyecanı olmuyor,
Bize ve çocuklarımıza bu kutlu günü armağan ettiğin için, minnettarız Atam.
Çocukların senin kurduğun Cumhuriyete ve bu güzel ülkeye sahip çıkmaya devam edecek.
Osman ÖRS
İYİ Parti Karatay İlçe Teşkilatı Başkan Yardımcısı
Kepeğin ekilebilir bir ürün olduğunu zanneden kişilerin tarım politikalarının başında olması en büyük tarım sorunu bana göre. Yapılacak olan ilk seçimde tarımı bilen bir kişiyi bu işin başına getirerek en büyük problemden kurtuluş sağlandıktan sonra, sırasıyla tarım için girdi maliyetlerini de çekebildiğimiz en alt seviyelere çekmemiz gerekir.
Daha sonrasında ise köy okullarının kapatılması ile Tarımdan uzaklaştırılan gençliğin yani ”Z” kuşağı dediğimiz kesimin yeniden tarıma adapte edilmesi için adımlar atmalı ve uygulamaya bir an önce geçmeliyiz. Gençler ne istiyor? Sorusu ile anketler yapılmalı ve bu anketler sonucuna göre köylerde iyileştirme uyumlaştırma çalışmaları yapılmalıdır.
Genç çiftçilerin tekrardan köylere dönmesi için de sadece çok kazanması da gerekmiyor aslında, Bunun için de sosyal hayatin yaşam standartlarının gelişmesi geliştirilmesi yeterli olacaktır kanaatindeyim.
Örnek verecek olursak sağlık hizmetinin yeterli derecede olması, telefon ve internet alt yapısının köylerde çalışır hale getirilmesi, farklı vakit geçirme ve rekreasyon alanlarının köylere kazandırılması vs. Sosyal yaşamın zayıf olduğu kırsal bölgelerde ve köylerde gençleri tutmak için yeterli olacaktır.
Saydığımız şartlar devlet için İmkânsız değildir. Bu şartlar devlet imkânları ile sürekliliği esas olacak şekilde yapılırsa neden insanlar köylerinden çıksın ki. Avrupa’da örnekleri çoktur. Avrupa’nın zenginleri köylülerdir.
”Köylü Milletin efendisidir” sözünü söyleyen atamızdan bu güne maalesef tarım kötü çiftçilik köylülük ikinci sınıf vatandaş gibi gösterilmiş ve insanlar köylülükten kurtulmak için şehirlere kaçmıştır. Oysa Atamızın izinde kalarak politikalar geliştirmeyi başarabilse idik belki bu gün tarımda kendimize yeterli bir devlet olarak kalabilirdik.
Saygılarımla.
İyi Parti Karatay Basın ve Halkla İlişkiler Başkan Yardımcısı