Emekli olunca zaman geçirmek kolay değil. Gelişmiş ülke emeklileri gibi başka il ve ülke gezme gibi etkinliklerimiz yok. Yapabildiğimiz en uygun etkinlik, evimize yakın bir çay ocağı bulup orada zaman geçirmek.
Geçenlerde yine çay ocağında dostlarla sohbet ederken, yan masaya iki kişi oturdu, birbirlerine karşı davranışlarından uzun zamandır arkadaş oldukları belli oluyordu. Belli ki çay ocağına gelmeden önce aynı konu üzerinde derin bir tartışma içindelermiş. Önce biri çaycıya iki çay işareti yaptıktan sonra; “Siz çok inkarcısınız, ne çabuk unuttunuz sabahın köründe hastanede kuyruğa girip muayene olduğunuzu, hatta hastane eczanesinde yine sıraya girip ilaç beklediğini?”
Karşısındaki arkadaşı hemen savunmaya geçip, “Kardeşim, o yıllarla bu günleri karşılaştırmak doğru mu, tüm dünyada olduğu gibi, teknoloji gelişti evet artık hastanelerde sıra beklemiyoruz ama o sıranın günler hatta aylar sürenini artık evde bekliyoruz. Çünkü randevu alamıyoruz.
Eski dönemde evet kuyruk bekliyorduk ama hem muayenemizi oluyorduk, hem de ilacımızı alıyorduk. Hatta bir kuruş para ödemeden.
Bu sohbete kulak misafiri olurken benzer şeyleri yıllardır yaşadığımız aklıma geldi.
Sonra düşündüm, gerçekten eskinin tüm bu olumsuzluklarından CHP mi sorumluydu?
Türkiye’de 1946 yılında çok partili siyasi hayata geçildi. İktidarda tek parti CHP vardı. Parti Genel Başkanı ve Reis-i Cumhur (Cumhurbaşkanı) İSMET İNÖNÜ idi.
Başbakan olarak Refik SAYDAM ve vefatı sonrası ŞÜKRÜ SARAÇOĞLU hükumetin başında idi.
İsmet İnönü de DEMOKRASİNİN mutlaka ÇOK PARTİLİ olması gerektiğine inanan bir siyasi liderdi. ATATÜRKÜN 1938 yılında vefatından sonra 1938-1950 arası Türkiye’yi o yönetti.
Yukarıdaki satırlar duygu ve düşüncelerine çok değer verdiğim (affına sığınarak) AV. Ahmet ERGUN beyin İsmet İnönü ile çok partili hayata geçişimizi ve sonrasında Menderes hükümetinin ülkeye verdiği zararları anlatan uzun analizini içeren Facebook paylaşımından alınmıştır.
O dönemi anlatan yazıyı okurken, yıllardır sağ iktidarların kendi başarısızlıklarında Cumhuriyet Halk Partisi’ni suçlamaları aklıma geldi.
Yıllardır ülkeyi yöneten AKP hükumetinin ekonomik politikaları nedeniyle fakirleşen ülke insanının büyük çoğunluğu her koşulda AKP hükümetini savunmaya devam ediyor.
Yapılan her zam eleştirisine “Ama siz CHP zamanında ekmeği karneyle aldığımız günleri unuttunuz. Yağ, şeker benzin kuyruklarını unuttunuz” diye yıllar öncesini gündeme getiriyor.
Hastane ve ilaç ücretlerinin artması eleştirildiğinde “Ne çabuk unutunuz CHP zamanındaki hastane kuyruklarını, ilaç kuyruklarını?” diyorlar
AKP zamanında üretim yok, olan kaynaklar yola, köprüye, betona gömülüyor deyince, “CHP zamanında 10 saatte gittiğiniz yolu şimdi 3 saatte gidiyorsunuz, eskiden kerpiç evde otururken şimdi bu iktidar sayesinde lüks dairelerde oturuyorsunuz” diye karşılık veriyorlar.
Suçlamalar o aşamaya geliyor ki, Adnan Menderes ve üç bakanının asılmasından CHP ve o dönem CHP Genel başkanı İsmet İnönü’yü suçladıkları halde, idamlardan İhtilali yapan askerlerin (İnönü’nün idamı engelleme çabalarına rağmen) sorumlu olduğunu bilmezden geliyorlardı.
Ama acı olan, tüm bu CHP suçlamalarına CHP yönetimi başta olmak üzere tüm CHP’liler de savunmaya geçip o sıkıntılı günlerin koşullarını açıklamaya çaba harcıyor, iç ve dış etkenleri sıralıyor.
Örneğin 1974 yılından sonra yaşanan akaryakıt ve temel gıda yoklukları sonucu yaşanan kuyrukların, Kıbrıs Barış Harekatı sonrası Türkiye’ye uygulanan ambargo nedeniyle olduğunu anlata anlata savunmaları. Ki o zamanda iktidarda Ecevit ve Erbakan bulunmaktaydı.
Hastane kuyrukları için de dönemin ekonomik ve teknolojik yetersizlik nedeniyle olduğunu, şimdi sözde biten kuyruklar için de değişen tek şeyin teknolojinin gelişmesi nedeniyle hastane sırasının hastanede değil, evde olduğunu anlatmaya çalışıyorlar.
Bu savunma yıllardır aynı şekilde sürüyor.
Oysa CHP tarihinde yıllardır kötülenecek, savunulacak bir şeyi yoktu.
Hele hele helallik isteyecek bir hatası da yoktu. Tek yapması gereken şey bu suçluluk psikolojisinden kurtulması.
Kısa bir araştırma yapmak CHP’nin yıllardır savunmada kalmasını gerektirecek bir suçunun olmadığını ortaya kayacaktır.
CHP 1961 yılından bu yana, toplam 5214 gün iktidar olmuş, bugünlerin de sadece 1129 gününde tek başına iktidar olmuş bir parti.
CHP bu ülkeye zarardan çok yarar sağlamıştır.
Unutmayalım ki, CHP bugün iktidarın 20 yılda sata sata bitiremediği fabrikaları ve KİT’leri yapmıştır. Tüm dünyayı perişan eden 2. Dünya savaşına tüm baskılara direnerek (ekmek karnelerini bile göze alarak) girmeyen CHP ve Cumhurbaşkanı İnönü idi.
Yani ülkenin bu kötü günleri yaşamasında 70 yılda toplam 5214 gün iktidar olanlar sorumlu olamaz.
Hoşça kalın.
GÜNDEM
11 saat önceGÜNDEM
16 saat önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
4 gün önce
Ömerciğim yazını okudum. Yüreğine ve eline sağlık. Benim dünya görüşümü ve siyasete bakış açımı bilirsin. Yazınızda CHP yönetiminin mi, seçmenin mi savunmada olduğunu anlayamadım, cehaletime bağışlayın. Yalnız; chp/cumhuriyetin ülkemize kazandırdığı teknoloji ve yatırımların marshall yardımı ile dumura uğratıldığını unutmadık. Ayrıca emperyal güçlerin tehdit ve ambargolarına karşın Kıbrıs harekatını, afyon ve tütün ekimini kimin devam ettirdiğini unutmadık.
Çok net çok güzel özet