Dijital Gözetim Kimin Elinde? Yapay Zekâ Çağında Flock Safety ile Patlayan Veri Egemenliği Krizi!
221 okunma

Dijital Gözetim Kimin Elinde? Yapay Zekâ Çağında Flock Safety ile Patlayan Veri Egemenliği Krizi!

Flock Safety örneği, yapay zekâ destekli güvenlik sistemlerinin kamu güvenliği sağlarken ciddi veri güvenliği ve mahremiyet riskleri doğurabileceğini gösteriyor. ABD’de toplanan plaka ve görüntü verilerinin ülke dışındaki taşeronlar tarafından işlenmesi, veri egemenliği ve ulusal güvenlik tartışmalarını alevlendiriyor. Uzmanlara göre yapay zekâ çağında hassas verilerin sınırlar içinde ve güçlü denetim mekanizmalarıyla korunması stratejik bir zorunluluk hâline geldi.

ABONE OL
Aralık 15, 2025 13:12
Dijital Gözetim Kimin Elinde? Yapay Zekâ Çağında Flock Safety ile Patlayan Veri Egemenliği Krizi!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yapay zekâ destekli güvenlik teknolojileri, suçla mücadelede devletlerin elini güçlendirirken, beraberinde sessiz ama derin bir güvenlik sorununu da büyütüyor. ABD merkezli Flock Safety etrafında şekillenen son tartışmalar, yapay zekâ çağında veri güvenliği, mahremiyet ve ulusal egemenlik kavramlarının artık teknik değil, doğrudan stratejik bir mesele hâline geldiğini gösteriyor.

ABD genelinde yerel yönetimler ve kolluk kuvvetleri tarafından yaygın biçimde kullanılan Flock Safety sistemleri; araçları, plakaları ve çevresel görüntüleri yapay zekâ aracılığıyla tespit edip analiz ediyor. Kamu güvenliğini artırma iddiasıyla kurulan bu altyapı, zamanla milyonlarca insanın günlük hareketlerini kaydeden geniş ölçekli bir gözetim ağına dönüşüyor.

Tartışmanın merkezinde ise verilerin nasıl ve nerede işlendiği sorusu yer alıyor. Basına yansıyan bilgilere göre şirket, yapay zekâ algoritmalarını eğitmek için ABD dışındaki taşeron firmalardan yararlanıyor. Bu firmalarda çalışan kişiler, ABD içinde toplanan plaka ve görüntü verilerini manuel olarak etiketliyor. Teknik açıdan sıradan görülebilecek bu uygulama, söz konusu verilerin niteliği dikkate alındığında ciddi güvenlik riskleri barındırıyor.

Çünkü zaman, mekân ve kimlik bilgileriyle birleşen bu görüntüler, bireylerin hareket alışkanlıklarını, sosyal ilişkilerini ve kritik noktalarla temaslarını ortaya koyabilecek hassas veri setlerine dönüşüyor. Bu durum, doğrudan bir veri sızıntısı yaşanmasa bile, istihbari değeri yüksek bilgilerin üretilmesine zemin hazırlayabiliyor.

Risk yalnızca bireysel çalışanlarla sınırlı değil. Taşeron şirketlerin tabi olduğu hukuk düzenleri, yabancı devletlerin veri talepleri ve istihbarat baskıları, sorunu yapısal bir güvenlik açığına dönüştürüyor. Üstelik ABD’de federal düzeyde kapsamlı bir kişisel verileri koruma yasasının bulunmaması, denetim mekanizmalarını daha da zayıflatıyor.

Sürekli gözetim altında olma hâli, bireysel mahremiyetin ötesinde demokratik denetim ve hesap verebilirlik ilkelerini de aşındırıyor. Kamusal alanlarda rıza olmaksızın toplanan verilerin yapay zekâ ile analiz edilmesi, toplumların davranışsal olarak profillenmesine imkân tanıyor.

Sonuç olarak Flock Safety örneği, tek bir şirketten ibaret değil; yapay zekâ ekosisteminin kırılgan noktalarını gözler önüne seren çarpıcı bir uyarı niteliği taşıyor. Uzmanlara göre, verinin sınırlar ötesinde kontrolsüz dolaşımı, fiziki sınır ihlalleri kadar ciddi bir ulusal güvenlik tehdidine dönüşmüş durumda. Bu nedenle hassas verilerin ülke içinde, yerli ve denetlenebilir altyapılarla işlenmesi, artık bir tercih değil stratejik bir zorunluluk olarak öne çıkıyor.

Aksi hâlde güvenlik üretmesi beklenen teknolojiler, geleceğin en büyük güvenlik açıklarını bizzat kendileri yaratabilir.

Bu haber Hatice KÜÇÜKAVCI haberidir…

#YapayZeka #VeriGüvenliği #VeriEgemenliği #DijitalGözetim #FlockSafety #UlusalGüvenlik #Mahremiyet #KamuGüvenliği #SınırÖtesiVeri #YapayZekaEtiği #GözetimToplumu #KişiselVeriler #StratejikRisk #DijitalEgemenlik

En az 10 karakter gerekli


HIZLI YORUM YAP

300x250r
300x250r