Her hafta telefondan kafamı kaldırıp bir kitap bitirmeyi hedefliyorum ve bu kitapların konularını özetlerini sizlerle paylaşmayı düşünüyorum.. Bu haftaki kitabimiz SATRANÇ!
Bir gemide başlıyor hikâyemiz dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic ile sıradan bir yolcu gibi görünen Dr. B. arasında geçen bir satranç oyunu anlatılıyor. Kısa bir süre sonra olayın asıl yüzünün satranç olmadığını anlıyoruz, satranç taşları ile birlikte zihnimizle de bir oyun başlıyor.
Sıradan, donuk, hatta soğuk bir adam olan Czentovic satrançı başarı meselesi değil ego meselesi haline getiriyor. Dr. B. bize hayatin farklı bir boyutunu gösteriyor. Nazi rejimi tarafından aylarca hücre hapsinde tutulan bir hukukçu bir şekilde eline geçen satranç kitabı ile hayata tutunuyor. Bu kitap zamanla onun için hayat stratejisinden daha çok akıl oyununa dönüşüyor.
Dr. B., satrancı yalnızca öğrenmiyor; onunla bütünleşiyor. Ancak bu bütünleşme, bir noktadan sonra ona zihinsel bir bedel olarak geri dönüyor.
Kitabın sonunda Dr. B., satrançla yeniden yüzleşmek zorunda kalıyor ama bu kez kaybetme korkusuyla değil, kendini yeniden kaybetme endişesiyle. Çünkü satranç, onun için artık bir oyun değil yaşam mücadelesinin trajik bir yan etkisi.
Satranç, yalnızca bir hikâye değil; insanın aklıyla olan ilişkisine dair güçlü bir bakış açısı. Zweig’in son dönem eseri olması ise, kitaba ayrı bir anlam yüklüyor. Zweig, bu kitabı yazdıktan kısa bir süre sonra intihar ederek yaşamak için verdiği savaşa son veriyor. Belki de Dr. B.’nin içindeki çatışmalar, yazarın kendi yansıması…
” Zihnimiz bizim sığınağımız mı, yoksa hapishanemiz mi?” bu soruyu soruyorum günlerdir kendime henüz bir cevap bulabilmiş değilim. Sizlere de sorum olsun zihnimiz için biz birer esir miyiz?
BU BİR MERVE ÇALIŞKAN YAZİSİDİR.
GÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
18 saat önceGÜNDEM
18 saat önceGÜNDEM
18 saat önceGÜNDEM
2 gün önceDOĞA HABERLERİ
2 gün önce