Yemekleriyle, nev-i şahsına münhasır insanlarıyla, sadece Konyalıların anladığı kendine has Türkçesiyle Anadolu’muzun güzide şehirlerinden Konya.
Bir Konyalının hayatı boyunca en çok savunmak zorunda kaldığı şey belki etliekmektir. Ağzına etliekmek değmemiş insanlar mütemadiyen kıymalı pideden hiçbir farkı olmadığını öne sürmektedir. neyi farklı derseniz kimse net bir cevap veremez. Belki servis şeklinden, belki pişirilişinden, belki de içine katılan sevgidendir. Ama yediğinizde göreceksiniz ki kıymalı pideden farklıdır.
Konya’nın güzide sanatçılarından Ahmet Özdemir, görme engelli olduğu için ekmeğini uddan çıkarmış, tam 62 yıldır sanatını icra etmektedir. Konyalılar arasında Kör Ahmet diye anılan sanatçı bilumum sünnet, nişan, düğün gibi organizasyonlarda sahneye çıkmakla kalmayıp yerel televizyonda da program yapmaktadır.
Yolu Konya’ya düşmemiş insanların hiçbir fikri yoktur bu minik sarı şeyler hakkında. Kabukları çıkarılmak suretiyle çekirdek gibi çitlenen termiyenin fazla yendiği takdirde parmak uçlarında buruşukluk yaptığı tüm Konyalılar tarafından bilinir. Asıl üretim amacı atların yem ihtiyacını karşılamak olduğu söylense de zamanla uzun kış gecelerine eşlik eden bir besin haline gelmiştir. Satışı da ayrı bir hikâyedir. Semt pazarlarının giriş ve çıkışlarına tezgâh açmış amcalar yazın yeşil nohut, kışın da termiye ve çıra satar ki çıra ne alaka anlaşılamamıştır.
Hakkında neler söylenmedi ki: gizli milyarder, dilenci, kimya profesörü, holding sahibi, Rus ajanı… Her Konyalının muhakkak gördüğü dedemiz yaz-kış elinde poşetlerle Konya sokaklarını turlar, insanlardan para ister. Ancak normal bir dilenci değildir kendisi, değme siyasetçilerimize taş çıkartır vaatleriyle. Parayı istemek için her seferinde farklı bir hikayesi vardır ve siz de oturur her seferinde dinlersiniz.ü
Karılar pazarı diye de anılan bu pazar, her Konyalı gencin dimağını zorlamış yüreğini ağzına getirmiştir. Ancak gidilip sebze meyve satılan bir yer olduğu görüldüğünde yüreklere bir nebze de olsa su serpilmiştir.
Nörün gı? +Biş’örmem oturum sen nörün?
En baştan söyledik kendine has bir dili vardır Konya’nın diye. Bu özel dilde “k” diye bir harf yoktur mesela, onun yerini “g” almıştır. Gonya, ana gucağı, guzuuumm…
Yukardaki söylem ise insanın aklına hemen örgü ören şirin teyzeler getirse de konuşmanın Türkçe meali şudur:
-Ne yapıyorsun kız?
-Bir şey yapmıyorum, oturuyorum. Sen ne yapıyorsun?
Aba ….
Konya’ya özgü bir diğer lezzet fırın kebabı… Zaman içerisinde başka illerimiz de fırın kebabının ismini ele geçirmeye çalışsa da başarılı olamamıştır. Özelliği kuzu etinden yapılmasıdır ve orijinalinde hiç çatal kaşık kullanmadan elle tüketildiği rivayet edilir.
Kısırın sulu versiyonu şeklinde tarif edebileceğimiz bu yiyecek, özellikle Konya’nın Toroslara yakın ilçelerinde vazgeçilmezdir.
Yaşlı, genç, şişman, zayıf tüm Konyalıların favori ulaşım aracı bisiklettir. Konya önceki hayatında bir Avrupa şehri olsa gerektir, zira şehirde yalnızca Avrupa kentlerinde rastladığımız bisiklet istasyonlarından dahi vardır.
Konyalı olmayanların “Amanın Sille Sille Sillee, çektiğim çille çille çillee” türküsünden aşina oldukları Sille Konya’da eskiden Rumların yaşadığı bir yerleşim yeridir. Tarihi dokusu ve piknik yerleri sayesinde birçok Konyalının haftasonu için favori mekanıdır.
GÜNDEM
14 saat önceGÜNDEM
20 saat önceGÜNDEM
2 gün önceGÜNDEM
3 gün önceGÜNDEM
3 gün önceDÜNYADAN HABERLER
4 gün önceGÜNDEM
5 gün önce