02 Kasım 2024 Cumartesi
''TOPLUMA SAYGILI OLMAK'' Abdurrahman Berkcan yazdı.
''MİLLETİN EFENDİSİ'' Av. Ahmet Tamer yazdı.
''Çiftçinin hali'' Veteriner Hekim Ali Köker yazdı.
''Gençler mutsuz!'' Ayşe BOYACI Yazdı.
''KUL HAKKI MI ? DEDİNİZ...'' Ayşe Yavuz Yazdı.
''Kripto Para Borsası Neden Çöküyor, Kripto Para Neden Düştü, Kripto Borsası Bilinmeyenler''
Şüphe olmadan sorgulanan hiç bir terim, kişi, kurum, kuruluşun bir kıymeti olmaz, hatta şüphe duymayan insan neyi nasıl soracağını bilmediği gibi sorguya da ihtiyaç duymaz.
Şüphe’nin günümüz çağrıştırdığı anlamı ile değil derdim.
Askerde duvarda okuduğum yazı halan aklımdan çıkmış değil.
” Güven kontrole mani değildir”
İşte tamda burada şüphenin önemi ortaya çıkmakta.
Biz okumak, araştırmak yerine güven duyduğumuz, karizmasından etkilendiğimiz insanların dudakları arasından çıkana inanıyoruz. Oysa günümüz bilgi çağında, duyduğumuz herşeye inanmak yerine, muhattap olduğumuz konu üzerine çok değil yarım saat araştırma yapsak herşey ortaya çıkacak.
Klasik din alimi, hoca, evliya diye bahis edilen zatların tamamı şüphenin düşmanıdır. Nedeni basit aslında okuyan, öğrenen, araştıran, sorgulayan, şüphe duyar, biat etmez.
Biat etmeyen kişilerde işlerine gelmez. Ya değilse bu çağda yaşadığımız karanlığı nasıl açıklayabiliriz ki?
Akil dediğimiz insanlar için şüphe herşeydir. Sorgulamadığı, araştırmadığı hiç bir şeye inanmaz, insan olmanın gereği de bu değilmidir zaten.
Sorgulanıp, doğrulu ispat edilmiş herşeyde akil insan için o an bitmiş, üstü kapanmıştır zaten.
Akil insanların üstüne beton döktüğü doğruları, tartışmakta cehalete mahkum edilmiş, insanların işidir. Doğru her zamanda, her ortamda doğrudur ve değişmez.
Kişilere göre de değişmez.
Eskilerin dediği gibi “aklın yolu birdir”
Bir insanın yolu, Aklın yolu ise o kişi ruh evrimini tamamlamış, insanlığını kabul ettirmiştir. Bu yolun bileti ise sadece şüphedir. Yoldaşı sorgu, araştırma, okuma, bilgi edinip doğru üzerinde karar kılmaktır. Yolu aklın yolu olmayanları şöyle bir gözlemleyin göreceksiniz ki, beden insan olarak yaratılmış isede ruhen insan olamamışlardır. Koyun, kuzu, bazıları köpek, bazıları ayı, vs…
Aklın yolu özgürlüktür. Özgürlüğün ne olduğunu anlamayanlar için özgürlük günlük yaşamlarından ibarettir. Oysa günlük yaşamlarını dahi sorgulasalar özgür olmadıklarının farkına varacakken, içine atıldıkları cehalet çukuru ellerinden şüpheyi almıştır.
Bir gün işe gitmeseler işlerinden, aşlarından,eşlerinden olacak ve bunu fark bile etmeyecek insanlar için özgürlük, sürekli ezildikleri içinde bulundukları çarkın dönmesidir. Çarkın durmasını göze alamazlar. Oysa ki o çarkın dişlileri arasında ezilenin kendisi olduğunu dahi fark etmezler. Alıştırılmış acı dediğimiz şey tamda budur.
Şüpheci(akil),alıştırılmış acıdan acı duyanların acısını hissedip, üzülürken; çarkın içinde ezilen alıştırılmış acının ferdi, kendine üzülmemektedir. İşin garip durumu da budur.
Peki ne yapacağız, şüphe duymayan, sorgulamayan insan için, hiçbir şey yapmayacağız, yapamayız da zaten.
Bazı insanların en büyük sorunu kendileri olmak. Allah onlara kendilerini musallat etmiş!
Kendilerinin, kendilerinden kurtulacağı güne denk sabırla bekleyeceğiz.
Saygılarımla.
Gazeteci yazar Tankut Alp Altunsoy