Hadi canım boş zamanında sosyolojisi mi olur demeyin. Her ne kadar kavram dilimize olumsuzluk uyandırarak gereksiz zamanmış gibi bir algıyla geçse de, hayatımızın bizi biz yapan en önemli geri dönüşleri bu boş zamanda yaptıklarımızla oluşur.
Boş zaman kavramıyla anlatılamaya çalışılan aslında bir insanın günlük yaşamında temel ihtiyaçları dışında kalan zamandır. Boş zamanlar sosyolojisi ise, daha çok toplumun boş zamanını nasıl değerlendirdiği ile ilgilenir.
Öncelikle zaman nedir. Biz hayatımızın tüm alanlarını takvim, saat, tarih, geçmiş, gelecek gibi zamanı yönetmek için oluşturduğumuz kavramlar üzerine kurarız. Her devirde büyük önem taşıyan, Einstain’a göre göreceli olan, her geçirdiğimiz anda bizi bitişe biraz daha yaklaştıran, kimine göre hızlı kimine göre yavaş akan, kötü de olsa iyi de olsa bir daha asla geri döndürülemeyen veyahut bu gün bana yetmedi biraz yarından avans alayım ben diyemediğimiz yegâne varlığımız. Oysaki biz kaynaklarımızı ekonomik kullanmaya çabalarken zamanı nasılda hoyratça kullanırız. Bir şey bu kadar kıymetli ise verimli ve etkin kullanılmasının gerekliliği de bir o kadar önemlidir.
Sanayi öncesi toplumlarda boş zamanları değerlendirme olgusu (spor, müzik, eğlence gibi) var olsa da net çizgilerle ayrımı modern sanayileşmiş toplum dönemine rastlamaktadır. Hayatımızı düzenleyen iş yaşamının genel kuralları, günümüzde ki teknolojik gelişmeler ve işsizlik gibi olguları ile de boş zamanlar daha çok artmaya başlamıştır.
Aslında boş zaman denildiğinde her ne kadar kişisel gibi algılansa da toplumun refah ve eğitim düzeyi bu zamanı planlayıp doğru kullanmada doğrudan etkilidir. Thomas Edison “…zaman insanın sahip olduğu yegâne sermayedir. Başarının ilk şartı bu sermayeyi akıllıca kullanmayı bilmektir” der. Kim olursa olsun sermayesini iyi kullanmalıdır.
Kişi iş dışı yaşamında ruhen ne kadar rahatlarsa işinde de o denli başarılı olur. Boş zamanlarını iyi değerlendiren kişilerin psikolojisi de sağlam olur ve bu direk olarak toplumu da etkiler.
Tabi bu konuda en büyük görev, eğitim ailede başlar düsturu ile aileye düşer. Aile kişiyi iyiye faydalı olana yönlendirmelidir. Devlet de ailenin yönlendirebileceği olanakları sunmakla mükelleftir. Çocuk bahçeleri, spor alanları, gençlik merkezleri, etkinlikler, kütüphaneler, kamp olanakları gibi farklı ilgi alanlarını halkına sunmalıdır. Çocuklara zamanı harcamak yerine değerlendirerek nasıl kullanabileceği aile-okul iş birliği ile aşılanmalıdır. Çünkü kendini geliştiren toplumunu da geliştirir.
GENEL
1 saat önceGÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
8 saat önceGÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
9 saat önceGÜNDEM
1 gün önceGÜNDEM
1 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.