0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamında, pek çok insan iz bırakmıştır. Ancak, Konyalı bir şehit babası olan Abditollu Hüseyin Ağa‘nın yeri bambaşkadır. Atatürk ve eşi Latife Hanım’ın “baba” dedikleri, evlerinde misafir oldukları Hüseyin Ağa, yalnızca bir şehit babası değil, aynı zamanda derin bir sevgi ve saygı bağıyla Gazi’nin manevi ailesinin bir parçası olmuştur.

Konya’nın Unutulmaz Karşılaşması: Hüseyin Ağa ve Atatürk

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, hayatı boyunca Konya’ya büyük bir sevgi beslemiş, şehri 13 defa ziyaret etmiştir. Atatürk’ün Konya’ya yaptığı bu ziyaretlerin birçoğu resmî olsa da, bazen gayri resmi ve gizli ziyaretler de gerçekleştirdiği, o dönemin yaşlı Konyalıları tarafından anlatılır. Ancak, 20 Mart 1923 tarihli ziyareti, Konya’da bambaşka bir anlam kazanmıştır. Bu ziyarette yanında eşi Latife Hanım da bulunan Atatürk, büyük bir sevgiyle karşılanmış, Atatürk Müzesi olarak bilinen konakta kalmıştır. Konağın etrafında toplanan binlerce Konyalı arasında, ilerleyen yaşına rağmen dinç ve aksakallı bir adam, Abditollu Hüseyin Ağa, büyük bir heyecanla Ata’ya olan sevgisini sunmak istiyordu.

Belediye Başkanı Muhlis Bey’in yardımıyla konağa giren Hüseyin Ağa, saygı dolu bir üslupla Atatürk’e hitap etti: “Üç oğlum vardı, vatan uğruna şehit verdim; helal olsun, vatan sağ olsun. Allah sana uzun ömür versin. Şimdi sizden bir istirhamım var: Üç şehit oğlumun yerine size ‘oğlum’ diye hitap edebilir, alnından öpebilir miyim?” Bu sözler karşısında derinden etkilenen Atatürk ve Latife Hanım, hemen ayağa kalkarak Hüseyin Ağa’nın elini öptüler ve onu “babaları” olarak kabul ettiler.

Gazi ve Hüseyin Ağa Arasındaki Bağ

Bu olay, yalnızca bir anı değil, Atatürk’ün Konya ile kurduğu manevi bağın en özel göstergelerinden biri oldu. Hüseyin Ağa’nın ailesi ile olan ilişkisi derinleşti; ertesi gün Atatürk ve Latife Hanım, Hüseyin Ağa’nın eşi Akile Hanım ile tanışıp, onu da “anne” olarak kabul ettiler. Bu olay, yalnızca Konya’da değil, tüm Türkiye’de büyük yankı uyandırdı. Babalık Gazetesi, bu özel karşılaşmayı günlerce manşetlerinden düşürmedi ve Hüseyin Ağa, Konya’nın en saygıdeğer isimlerinden biri haline geldi. Hüseyin Ağa, Vali ve Belediye Başkanı tarafından da resmî törenlere davet edilerek onurlandırıldı.

Atatürk’ün Ziyareti ve Hüseyin Ağa’nın Mütevazı Evi

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 3 Ocak 1925 tarihli altıncı Konya ziyaretinde, Abditollu Hüseyin Ağa’nın evini de ziyaret etti. Konya’nın tarihî semtlerinden biri olan Sedirler’deki kerpiçten yapılmış, mütevazı bu evde, Akile Ana Atatürk ve Latife Hanım’ı büyük bir misafirperverlikle ağırladı. Sedirler Böreği adıyla bilinen meşhur yemeği kendi elleriyle hazırlayan Akile Ana, misafirlerini en iyi şekilde memnun etmeye çalıştı. Bu buluşma, bir şehit ailesinin mütevazı evinde, Türk milletinin liderine gösterilen samimi bir misafirperverlik örneği olarak hafızalara kazındı.

Hüseyin Ağa, bu derin dostluğun ve güvenin bir işareti olarak, Atatürk’e Abditolu’daki yeni evinin nasıl yapılması gerektiğini sormuştur. Gazi, hemen bir kâğıt alarak evin kabataslak planını çizmiş ve bu plana uygun olarak inşa edilen ev bugün hâlâ ayaktadır. Ev, Atatürk’ün doğduğu Selanik’teki evin mimarisine benzer bir tarzda yapılmıştır. Geniş bahçesinde yer alan köy odası ise bu evin en dikkat çekici unsurlarından biridir.

Bir Kahramanın Vefatı

Abditollu Hüseyin Ağa, ömrü boyunca Atatürk ve ailesiyle süren bu yakın ilişkiyi büyük bir gururla taşımıştır. Hayatının son yıllarını, şehit oğullarının anısını yaşatmaya adayan Hüseyin Ağa, 1935 yılında 85 yaşında hayata gözlerini yumdu. Vefatının ardından, Konya halkı ona büyük bir saygı göstermiş, naaşı Abditolu Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Hüseyin Ağa, bir yandan vatan sevgisini derinden yaşayan bir şehit babası, diğer yandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “baba” dediği nadir insanlardan biri olarak Türk milletinin hafızasında her zaman yaşayacaktır. Onun ve ailesinin gösterdiği bu derin bağlılık, Türk milletinin milli kahramanlarına olan sevgisinin en somut ifadesidir.

Abditollu Hüseyin Ağa’nın hikâyesi, yalnızca bir insanın Atatürk ile kurduğu bağın ötesinde, vatan sevgisinin ve fedakârlığın en güçlü örneklerinden biri olarak tarihimizde yerini almıştır.