0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

İstanbul Teknik Üniversitesi’nde (İTÜ) yaşanan “Abdullah Çatlı filmi çekimi” skandalı, bir yönetim zaafiyetinden öte, üniversite misyonuna vurulmuş ağır bir darbedir. Akademik özerkliği ve tarihi dokuyu riske atan bu kararların tek bir cevabı vardır: Üniversite yönetimi, bilime değil, popülizme teslim olmuştur!

YÖNETSEL İHANET VE BASİRETSİZLİK

Tarihi Taşkışla binasının, tartışmalı bir figürün hayatını konu alan ticari bir yapımın setine dönüştürülmesi, üniversite yönetiminin öncelikler listesinde eğitimin nerede durduğunu acı bir şekilde ortaya koymaktadır. Yangın efektlerinden çıkan alevlerin tarihi ağaçlara sıçraması sadece bir teknik hata değil, yönetimin kurumsal değerlere olan saygısızlığının ve basiretsizliğinin fiziksel bir yansımasıdır.

Üniversite kampüsleri, sıradan kiralık mekanlar veya kısa süreli finansal çıkarlara feda edilemez. Bu eylem, doğrudan öğrenci ve akademisyenlerin çalışma ortamının, yani bilim yuvasının, kirletilmesidir.

📢 OKULLAR EĞİTİM YUVASIDIR, DEKOR DEĞİL!

Bu ülkenin üniversiteleri, bilimsel disiplin, etik ve eleştirel düşünce üretmekle yükümlüdür. Okullar Eğitim Yuvasıdır! Burası, düşüncelerin çatıştığı ancak silahların asla girmediği, fikirlerin tartışılarak çözüldüğü bir medeniyet alanıdır.

Ne var ki, İTÜ yönetiminin tercihiyle, kampüs, Susurluk Skandalı gibi ülkenin karanlık dönemleriyle ilişkilendirilen bir figürün hikayesine sahne olmuştur. Bu tercih, eğitimin aydınlatıcı misyonunu reddetmek ve üniversiteyi kışkırtıcı bir tartışmanın ortasına atmaktır. Yönetim, kampüsü ticari bir set olarak görme gafletine düşerek, okulun birincil amacının eğitim ve bilim olduğunu temelden sarsmıştır.

ÖĞRENCİLERİN İSYANI VİCDANIN SESİDİR

Öğrencilerin “Okulumuz dizi seti değildir!” sloganıyla ayağa kalkması, aslında üniversite yönetiminin kurumsal vicdanını kaybetmesine karşı bir haykırıştır. Bir eğitim kurumu, kendi öğrencisinin bilim yapma hakkından feragat edip, dışarıdan gelen ticari bir ekibin keyfiyetine boyun eğiyorsa, orada bilimsellikten ve akademik etikden söz edilemez.

İTÜ yönetimi, bu skandalla yalnızca tarihi Taşkışla’nın dokusunu değil, aynı zamanda ülkenin en köklü eğitim kurumlarından birinin itibarını da ateşe atmıştır. Bu durum, eğitim kurumlarının yönetiminin derhal eğitim ve bilim misyonuna dönmesi gerektiğini gösteren ibretlik bir örnektir. Aksi takdirde, okullar, sadece popülizme hizmet eden dekorlardan ibaret kalacaktır.